“Kendinizi ve malzemenin sınırlarını zorlamalısınız”
Röportaj: Şehriban ÇİMEN
Joey Marcella…Hem doğal taş üreticisi hem de heykeltıraş. Bunların yanı sıra müzisyenlik geçmişi de var Joey Marcella’nın. Çocukken hayali, dünyanın en büyük davulcusu olmaktı. Müziğe olan derin bağlılığını ise zaman içerisinde heykel sanatına yönlendirmiş. Eserlerinde bunu görebileceğimizi söylüyor heykeltıraş. Ana malzemesi ise çok sevdiğini söylediği, mermer. Mermer için, “Heykel yapmak için elbette daha kolay malzemeler var, ancak hiçbiri mermerle çalışmak kadar tatmin edici değil. Mermer; aydınlık, zarafet, incelik ve zenginlik yansıtıyor. Zamansız bir malzeme ve ondan sanat yapabilmek bir ayrıcalıktır” diyor. Carrara Mermer’inden yaptığı ‘Aura’ adını verdiği eseri, Doğal Taş Enstitüsü tarafından ‘Grande Pinnacle’ ödülüne layık görülmüş. Joey Marcella’ya göre başarısının sırrı: Korkusuzluk! “Korkmadan, taşı en ince ayrıntısına kadar zorluyorum” diyen Joey Marcella, bu sene düzenlenecek Marble İzmir Fuarı’na da katılacağını söylüyor. Joey Marcella, “Kesinlikle çok güzel Türk mermerleri var. Hangilerinin heykel için en iyisi olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyorum” diyor.
Taşlara yeni formlar verme tutkunuzu nasıl yönlendirdiniz? Sizi yakından tanımak için aldığınız eğitimler, bugüne kadar çalışmalarınızda ilgilendiğiniz konular hakkında bilgi verir misiniz?
ABD Liberty Lake Washington’da doğal taş üreticisi Mario & Son’un başkanı olarak 31 yıldır mermer sektörünün içindeyim. Bir heykeltıraş olarak, yaratıcı doğamı profesyonel bir müzisyen olarak daha önceki kariyerime atfetmeme rağmen, bu işi tamamen kendi kendime öğrendim. Spokane Valley Sanat Konseyi’nin Yönetim Kurulu’nda görev yaptım ve 2019’da SVAC sanatçı sergisinde ve 2013’te Spokane Sanat ve Kültür Müzesi’nde “Patrons Ödülü” aldım. Carrara mermerinden yaptığım heykelim “Aura”, 2018 yılında Natural Stone Institute’un ‘Grande Pinnacle’ ödülüne layık görüldü. Bu ödül ilk kez, bir sanat eserine verildi. Çalışmalarımdaki konular değişkenlik gösteriyor. Geçmişteki müzisyenlik hayatımın bariz bir yan ürünü olan eserlerimde, müzikal temalar ve pop kültürü üzerinde bir vurgu var. Bunları, Beatles veya Jimi Hendrix gibi ikonların ele aldığım taş duvar sanat eserlerinde veya bir dizi benzersiz mermer trampette görebilirsiniz. Soyut çalışmalarım ise hoş desenler ve şekiller arasında vurgulanan negatif alana odaklanıyor. Spokane Belediye Binası için gerçek boyutlu bir çalışma olan şu anki projem ise, taşın hafif ve havadar hissini korurken, bu temayı daha çok figüratif bir alana getiriyor.
Heykel ve mermer sizin için ne ifade ediyor?
Mermeri seviyorum. Aydınlık, zarafet incelik ve zenginlik yansıtıyor. Zamansız bir malzeme ve ondan sanat yapabilmek bir ayrıcalıktır. Heykel yapmak için daha kolay malzemeler var, ancak hiçbiri mermerle çalışmak kadar tatmin edici değil. Bazen ne kadar zor olursa olsun, her yeni işte deneyim kazanır ve risklerle yaşamayı öğrenirsiniz. Kendinizi ve malzemenin sınırlarını zorlamazsanız, o zaman sadece daha önce yapılanları yapmış olursunuz. Sanatın güzel bir tablodan daha fazlası olması gerektiğini düşünüyorum. Bir ressam güzel bir manzara veya portre çizebiliyorsa, evet, yetenekleri dikkat çeker, ancak görüntü zaten orada olanın bir kopyasıdır. Klasik bir büstü yapan bir heykeltıraşla aynı şey. Sanatın seni harekete geçirmesi gerekiyor. İlham vermeli, düşünmeni ve analiz etmeni sağlamalı. Nedenini merak etmeye sevk etmeli ve hatta seni şok etmeli.
Mermer ile çalışmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Bir ressamın sadece boyası vardır. Çalışmaları ancak tuval üzerinde yarattıkları kadar iyidir. Mermer bir heykelde, yalnızca işin güzelliği değil, aynı zamanda sanatı tamamlayan malzemenin kendisi de ek bir avantaja sahiptir. Tabii dezavantajı da var. Mesela kil ile yaptığınız çalışmada ekleme, çıkarma yapabilir, bükebilirsiniz. Ama mermer ile sadece yarattığınız formu iyileştirebilirsiniz.
Ağırlıklı olarak hangi mermeri kullanıyorsunuz?
Ticari bağlantılarımız nedeniyle neredeyse sadece İtalyan mermeriyle çalışıyorum.
Taşı seçerken bütün taşlar içerisinde onun doğru taş olduğunu, hayalinizdeki eseri en iyi yansıtacak mermerin o olduğunu nasıl anlıyorsunuz?
Eserlerimde kullanmak için İtalya’daki blokları seçiyorum. Özelliklerime dayanarak aradığımı bulabileceğim, güvenilir kişiler ve heykeltıraşlardan oluşan bir ağa sahibim. Taş seçimi esere bağlıdır. Eserin “mermerliğini” gerçekten vurgulamak istiyorsam, güçlü ve seçkin bir damar yapısı isteyebilirim. Fakat ‘Aura’ adlı eserimden örnek vermek gerekirse; Aura’nın çok ince olacağını biliyordum. Bu çalışmamda güçlü ve istikrarlı bir malzemeye ve taşın yarı saydam özelliklerini gösterecek bir malzemeye ihtiyacım vardı. Kulağa ne kadar klişe gelse de, kadın bedeni var olan en güzel formdur. Aura da, bu duyusal kadınsı kıvrımları göstermek içindi ve mermer bunu doğal ve güzel bir şekilde yapıyor. Belirgin bir damarı olan bir malzeme fazla erkeksi olarak algılanırdı. İşi hayal ettiğinizde düşündüğünüz şeyler bunlar oluyor.
Daha önce eserlerinizde Türk taşı kullandınız mı? Bildiğiniz, ilginizi çeken ve çalışmak istediğiniz Türk mermerleri var mı?
Bir üretici olarak, evet. Bir heykeltıraş olarak ise henüz değil. Ama bağlantılar kurup, Türk malzemelerini getirmek adına bu yıl İzmir Marble Fuarı’na katılıyorum. Kesinlikle çok güzel Türk mermerleri var. Hangilerinin heykel için en iyisi olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyorum. İmalat işimde de oldukça büyük miktarda malzeme ithal ediyoruz ve kendimizi en iyi levhalardan oluşan bir “butik galeri” olarak görüyoruz. İnşaat sektöründe mermerin yeniden canlandığını görüyoruz, bu nedenle zamanlama her iki çaba için de doğru.
Heykellerinizi yaparken teknolojiyi ne kadar kullanıyorsunuz? El işçiliğinin sanatınızdaki yeri nedir?
İlk çalışmalarım çoğunlukla el yapımıydı. Ama işimin fabrikasyon kısmından farklı olarak heykel tarafında çırağım ya da başka bir işçim yok. Sadece ben varım ve bu işler tek başına çok uzun sürüyor. Şimdi ise ilk çalışmayı modellemek, kabalaştırmak ve gerisini elle bitirmek için teknolojiye güveniyorum. Bu, yerleşik heykel stüdyoları için bile norm gibi görünüyor. Bazı sadelik yanlıları bunu sorun ediyor. Tek yapman gereken onu bir heykeltıraşın elinden çıkmış gibi hayata geçirmek. Bu doğal bir evrim. Eminim Michelangelo veya Bernini de teknolojiyi sonuna kadar kullanırdı. Ne yapmış olabileceklerini hayal edebiliyor musunuz? Benim için önemli olan, çalışma tekniği ne olursa olsun, vizyonumu konseptten gerçeğe dönüştürmektir.
Taşların esnek görünmesi konusunda inanılmaz bir yeteneğiniz var. Başarınızın sırrı nedir?
Korkusuzluk! Taşı en ince görüneceği noktaya kadar zorlamak ve çok fazla boş alan yaratmak, taşın bilinçaltında asla olmaması gereken şeye, yani ağırlıksız olmasına izin vermek. Beyniniz “bunun ağır olması gerekiyor” diyor ama gözleriniz “tüy kadar hafif görünüyor” diyor. Ülkenizdeki semazen dervişlerinden esinlendiğim daha önceki bir çalışmam, bu konsepti ek bir dönme hareketi yanılsaması ile kullanıyor. O çalışmam favorilerimden biriydi, şimdi özel bir koleksiyoncunun evinde. Ağır, hantal mermer heykeller çok sıkıcı olabilir. Mermerin açık alanla nefes almasına izin verdiğinizde, hayat buluyor.
Klasik sanat literatüründe yapıtlarıyla sizi etkileyen ilham verici bir heykeltıraş var mı, yaşasaydı ona ne sormak istersiniz?
Bernini. Ona ve diğer eski ustalara hangi tekniklerin ve araçların zamanla unutulduğunu sormak istiyorum. Ayrıca bir mermer heykeltıraş olarak bana ilham veren kişi ise Fabio Viale. Mermeri Mona Lisa şeklinde bir strafor gibi gösterebilmesi veya David heykeline Rus çete dövmeleri yapması! Bu bir sanat aşığı olarak bana heyecan verici geliyor. Üstelik bu eserler mermerden yapılmış!
Önce blok olarak önünüzde duran mermer, hayalleriniz ve yeteneğinizle tanıştıktan sonra başka bir forma dönüşüyor. Eserinizi tamamladıktan sonra ona baktığınızda ilk olarak ne düşünüyorsunuz ve nasıl hissediyorsunuz?
Pek çok sanatçının yaptığı gibi, asla tatmin olmadığımızı düşünüyorum. Her zaman daha iyi olabilecek bir şey vardır. Tamamen mutlu olduğum bir parçayı henüz tamamlamadım ve bunun her zaman böyle olacağından şüpheleniyorum.
Çocukken hayaliniz neydi? Ve bugün ne hayal ediyorsunuz??
Çocukken, dünyanın en büyük davulcusu olmayı hayal ediyordum. Şimdi bu yaratıcılığı alıp heykele yönlendirmenin yollarını buluyorum. İlhamı, bulabileceğim her yerde arıyorum ve yakından bakarsanız, müziğime ömür boyu bağlılığımın işimde de kendini gösterdiğini göreceksiniz. Bilinçli veya duygusal olarak daha gizli bir şey olabilir, fakat orada.