Bloomberg TV’de yayınlanan ‘Maden Dünyası’ programına katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı, yeni maden yasası ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Yasayı, dünya şartlarını dikkate alan ve sektörün istediği bir hale getirdiklerini söyleyen Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı, “Yeni maden yasası cezayı değil teşviği esas alan, madencinin işini kolaylaştıran, çevreye saygılı davranarak yapılacak madenciliği teşvik eden, daha modern bir yasa görünümündedir” dedi.
Maden sektörünün merakla beklediği Yeni Maden Yasasındaki bazı değişikliler:
*İdari para cezalarının sayısı 50’den 31’e düşüyor.
*Faaliyet durdurma cezası 14’den 8’e düşüyor.
*Ruhsat iptali ceza sayısı 18 durumdan 7’e düşüyor. Şeref Kalaycı, ruhsat güvencesinin sağlanması anlamında bu rakamın önemli bir gösterde olduğunu düşündüğünü belirtti.
*Maden hakları sadece tüzel kişilere verilecek, gerçek kişilere verilmeyecek. Kalaycı, “Gerçek kişilerde özellikle miras söz konusu olduğunda maden haklarının bölünmesi, miras üzerinde hak iddia edilmesi gibi ciddi problemler doğuyordu. Bundan sonra sadece sermaye şirketleri madencilik yapabilecek” dedi.
*Rödovansçılara yeni haklar tanınıyor. Kalaycı bu durumu şöyle açıklıyor: “Madencilik sektöründe rödovansçı yani ‘işletmeci’ diye bir tanım vardır. Rödovansçılarda maden ona ait değildir, ruhsat başkasına aittir. Rödovansçı dediğimiz kişiler işletmeciliğini yapar. Bunlar her yaptıkları işi gidip ruhsat sahibinden izin almak suretiyle yapabilirlerdi. Yeni yasa ile Rödovansçılara birçok işi kendilerinin yapabilecekleri imkanı tanıdık. Sevk fişi, patlayıcı talep etme, daimi nezaretçi atayabilme, YTK sözleşmesi gibi pek çok yetkiyi rödavansçılar ruhsat sahiplerinin iznine gerek duymaksızın kendileri yapabilecekler.”
*Mermer ruhsatlarında madencilik yapılabilecek alan, 100 hektardan 200 hektara çıkarıldı.
*Terkedilmiş maden sahalarının rehabilitasyonu zorunlu hale getirildi. Bu değişikliği devrim niteliğinde tanımlayan Şeref Kalaycı, “Terk edilen maden sahalarının yol kenarlarında terk edilmiş mermer, taş ocağı sahaları, kırsal alanlarda köstebek çukuru gibi kazılmış alanlar görürüz. Yeni yasayla beraber bunların rehabilite edilmesi zorunlu hale getiriliyor. Ruhsat ücreti olarak aldığımız paranın %30’u, bu rehabilitasyon işlerine tahsis edilecek. Kısmi rehabilitasyon da yapabileceğiz. Örneğin, çalışan bir maden sahasının bir kısmı tamamladığında orayı rehabilite ederiz, bir kısmını çalışıp tamamladığınız maden sahanı rehabilite ederiz, sahanın kalan bölgesinde madenci çalışmaya devam edebilir. Böylece çirkin görüntülerden de büyük ölçüde kurtulmuş olacağız.”
*Valiliklerde Agrega (mıcır) ocaklarının planlamasını yapmak üzere kaynak planlama komisyonu oluşacak. Şeref Kalaycı, “Başıboş çok sayıda plansız mıcır ocaklarının açılmasını istemiyoruz” dedi.
*Maden aramaları jeologlar nezaretinde yapılacak. Kalaycı, “ Maden aramalarının jeologlar nezaretinde yapılacak olması üniversitelerin iligili bölümüne olan talebi artıracaktır. Ayrıca Türkiye’de jeologların, maden mühendislerinin oluşturduğu sadece maden arama işi ile ilgilenen şirketlerin doğmasını sağlayacaktır” dedi.
*Minimum düzeyde üretim yapma şartı kaldırıldı. Bakan Yardımcısı Şeref Kalaycı bu değişimi şöyle açıklıyor: “Ruhsatınız var ise minumum düzeyde üretim yapmak zorundaydınız. Bu, elinde ruhsatı tutma üretim yap düşüncesi ile konmuş bir maddeydi. Mermerden örnek vermem gerekirse, mermerde moda dediğimiz bir şey var. Bazı desenler, renkler moda oluyor, bazıları modadan düşüyor. Dolasıyla madenciyi zorla üretim yapmaya iterseniz kaynak israfı sözkonusu oluyordu. Bunu nedenle minumum üretim yapma şartını da ortadan kaldırdık.”
“Her yerde madencilik yapılamaz”
Herkesin her istediği alanda madecilik yapamayacağını söyleyen Kalaycı, “Mili parklarda, sit alanlarında, su havzalarında, yaban hayatı koruma alanlarında, arkeolojik alanlarda, tarım alanlarında, imar alanlarında madencilik yapamazsınız. Bir yatırımcıya ‘Burada madencilik yapabilirsin’ denilmişse bu kamu mefaatinin o alanda olduğu içindir.
“Hayatımızdan maden çıkarırsak taş devrine döneriz”
Katıldığı programda madenin önemine de değinen Kalaycı, “Su içtiğimiz bardaktan, yemek yediğimiz tabağa, kaşığa, çatala, binalardan otomobile, telefonlara hepsinin içinde maden var. Hayatımızdan madeni çıkarırsak taş devrine döneriz. Modern yaşamın bize sunduklarını, madencilik yaparak elde etmişiz. Madensiz bir hayat düşünülemez. Sanayi ve tarım bir ülke ekonomisi için olmaza olmazdır. Bunlar, sırtımızı dönebileceğimiz sektörler değildir. Pandemi de bize ülkemizin içinde bulunan madenleri sonuna kadar aramamız, keşfetmemiz işlememiz gerektiğini gösterdi” diye konuştu.
“Katma değerli üretime ağırlık verilmeli”
Türkiye’nin mermer ve doğal taşlarda çok şanslı bir ülke olduğunun altını çizen Kalaycı şöyle konuştu: “Doğal taşlarda dünya rezervlerinde ikinciyiz, üretimde üçüncüyüz. Türkiye olarak rezerv anlamında iyi olmamıza rağmen daha katma değerli üretim gerçekleştirmeliyiz. Bu konuda İtalya’yı örnek vermek istiyorum. Türkiye’nin ihracat ettiği mermer aynı miktarda İtalya ihracat etmiş olsaydı ne kadar para kazanırdı diye Bakanlık bünyesinde bir araştırma yaptırmıştık. Sonuç yaklaşık 5 katı daha fazla para kazanırdı olarak çıkmıştı. Dolayısıyla bizim doğal taşlarda katma değer yaratmaya daha çok pazarlamaya ihtiyacımız var.”