Türkiye’nin zengin doğal kaynakları ve köklü bir geleneğe sahip doğal taş sektörü, ülkenin önemli ekonomik yapılarından biridir. Bu sektörün sürdürülebilirliği ise son yıllarda giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, Yüksek Maden Mühendisi Dr. Tamer Efe ile Türkiye’deki doğal taş sanayisinin coğrafi ve ekonomik sürdürülebilirliği üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Doğal taş endüstrisinin coğrafi ve ekonomik sürdürülebilirliği hakkında genel bir değerlendirme yapabilir misiniz? Bu endüstri neden önemlidir ve sürdürülebilirliği neden önemsemeliyiz?
Farklı kaynaklara göre değişiklik gösterse de Dünya doğal taş rezervinin yaklaşık %35-40’ının Ülkemizde olduğu bilinmektedir. İMMİB tarafından yayımlanan verilere göre son yıllarda Türkiye maden ihracatının neredeyse yarıya yakınını tek başına doğal taş ürünleri oluşturmaktadır. 2 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleşmektedir. Dış ticaret açığına pozitif yönde etkisi ve yarattığı istihdam nedeniyle 2000 li yıllardan itibaren daha da önemli bir sektör haline gelmiştir. Geçmişte ithal edilen birçok mermer işleme makinesi artık ülkemizde üretiliyor. Sektörde faaliyet gösteren firmalar kurumsallaşıyor. Deneyimli işletmeciler, mühendisler ve işçilerimiz var. Bu bakımdan güçlü yönlerimizi kullanarak fırsatları daha iyi değerlendirebiliriz. Temelde bir endüstri sektörünün ekonomik sürdürülebilirliği; geri dönüşüm ve yeniden kullanım faaliyetlerini içeren, enerji-etkin teknolojilerin benimsendiği, çevre dostu ürünlerin üretildiği ve bu ürünlerin çeşitli pazarlarda el değiştirebildiği bir yapıya sahip olmasına bağlıdır. Doğal taş özelinde bakacak olursak coğrafi açıdan sürdürebilirlik daha önemli bir konudur. Çünkü bu kaynaklar yenilenemeyen kaynaklardandır. Başka nedenleri de var ancak bilinçsiz, verimsiz ve plansız tüketim nedeniyle geçmişte mermer ile birlikte anılan bazı şehirlerimizde şuan aktif çalışan pek az ocak kaldı. Sektör büyümeye devam ediyor fakat bazı bölgelerdeki faaliyetler azaldı. Madencilik sektöründeki aktörler yasal düzenlemelerin de zorlamasıyla çevresel etkiler ve önlemleri bakımından son yıllarda ciddi mesafeler kat etmiş ve bilinçlenme başlamıştır. Umuyorum böyle devam eder.
Türkiye’nin doğal taş çeşitliliği açısından zengin bir ülke olduğu biliniyor. Bu çeşitlilik hem coğrafi hem de ekonomik açıdan ne tür fırsatlar sunuyor?
Dünya pazarlarında değeri ve talebi artan doğal taş rezervleri ülkemizde oldukça geniş bir bölgeye yayılmıştır. 650 civarı renk ve dokuda doğal taş çeşidi olduğu ifade ediliyor. Henüz yeteri kadar çalışma yapılmamış olsa da Güneydoğu bölgemiz de bu bakımdan oldukça zengindir. Doğal taş sektörünün güçlü yönlerinden en önemlileri; yüksek rezerv miktarı, renk ve desen çeşitliliği, dünyanın Türk doğal taşına olan talebindeki artış, makine ve teknolojilerin gelişmesi, sektör için önemli bazı fuarlara ev sahipliği yapılması olarak sıralanabilir. Markalaşmanın, uç ürün ya da katma değerli ürün üretmenin önemi herkesçe konuşuluyor. Buna karşın hala ham blok satışının toplam doğal taş ihracatında ki payı çok büyük. Ocak işletmeciliğinin yapıldığı şehirlerin çoğu Anadolu’da. Büyükşehirlere kıyasla sanayisi daha az gelişmiş kentler için bu sektör bence önemli bir fırsat sunuyor. Bu sayede ocaklar ömrünü tamamlasa bile o bölgedeki fabrika ve atölyeler istihdam yaratmaya uzun yıllar devam edebilir.
Coğrafi faktörler, doğal taş endüstrisinin sürdürülebilirliğini nasıl etkiler? Farklı bölgelerdeki taş ocaklarının çevreye ve topluma etkileri konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Çevresel açıdan sürdürülebilirlik, ekolojik sistemlerin dengesinin ve esnekliğinin korunması anlamına gelir. Sürdürülebilir kalkınmanın tanımına bakacak olursak, özünde gelecek kuşakların ve kurumların yaşama haklarına cevap verecek politik ve etik eylemleri içerdiğini görürüz. Çevre ile barışık ve sürdürülebilir madencilik bu nedenle çok önemlidir. Elbette madencilik faaliyetleri çevreye ve o çevrede yaşayanlara bazı olumsuz etkiler yaratıyor. Bu etkileri en aza indirebilmenin yolu da bence sürdürebilirlikten geçiyor. Çünkü bir firma aynı maden sahasını 40-50 yıl işletmeyi planlıyorsa, çevreye ve yöre insanına yaklaşımı çok daha farklı oluyor.
Ekonomik sürdürülebilirlik açısından, doğal taş endüstrisi nasıl bir denge kurmalıdır? Yerel ekonomilere katkı sağlarken küresel ekonomik eğilimleri de nasıl göz önünde bulundurabiliriz?
Doğal taşın nispeten lüks tüketim ürün gurubuna girdiği söyleniyor. Değişen moda akımları ve sektörün finansal krizlerden kolay etkilenmesi de söz konusu. Bu etkenler doğal taş sektöründe sürdürülebilir büyümeyi ve gelişmeyi tehdit etmektedir. Bence İtalyanların çok benzer bir doğal taşı bize kıyasla çok daha yüksek bir fiyata Dünya’nın her yerine satabiliyor olmasının üzerinde durulmalı.
Son olarak, gelecekte doğal taş endüstrisinin daha sürdürülebilir hale gelmesi için atılması gereken önemli adımlar nelerdir? Hem yerel hem de küresel düzeyde nasıl bir değişim sağlanabilir?
Bence bu adımların temelinde çevresel hassasiyetin gözetilmesi ve madencilik faaliyetlerinin bilimsel ve teknik standartlara uygun şekilde gerçekleştirilmesi yer almaktadır. Ancak yeterli değildir. Sonuçta talep yoksa üretim de olmayacaktır. Belki de üretime ve satış rakamlarına yönelik belirli kısıtlamalar gelmelidir. Doğal taş bilinen en eski yapı malzemelerinden biridir. Tarih boyunca kullanılmış ve sanırım sonsuza kadar da kullanılacak. Ancak son yıllarda teknik özellikleri bakımından benzer, hatta daha üstün birçok alternatif (suni-yarı doğal) yapı malzemesi geliştirildi. Bence bundan sonra doğal taşı değerli ve satılabilir yapacak en önemli özelliği görselliği olacak. Ticari olarak aranan ve markalaşmış taşlarımızın üretilebilir rezervleri azalıyor. Afyon-Burdur-Isparta gibi şehirlerde ocakların birçoğu kapanmış durumda. Alıcılar çok daha seçici. Bu nedenle Devletimizin ve konunun tüm paydaşlarının bu süreçte gerekli düzenlemeleri yapması ve adımları atması gerekiyor.