Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Başkanı Ali Emiroğlu ile yaptığımız röportajla sizlerin enerji madencilik endüstrisindeki önemli bir dönüşümün içine götürüyoruz. Madencilik sektöründe sürdürülebilirlik ve çevreci uygulamalar gittikçe daha büyük bir önem kazanırken, Sayın Emiroğlu, madencilik sektörünün yenilenebilir enerji çözümlerini ve karşılaştığı zorlukları nasıl ele aldığı konusunda bize değerli bilgileriyle anlatıyor. Madenciliğin geleceğini şekillendiren, daha yeşil bir yarın için sürdürülebilir bir yaklaşımı destekleyen yenilikçi stratejileri ve umut verici girişimleri keşfederken bize katılın.
İşte röportajımızın detayları…
Madencilik sektöründe yenilenebilir enerji kullanmanın faydaları nelerdir?
Dünya nüfusu ve buna bağlı olarak küresel enerji tüketimi her yıl artarak devam ediyor. 2035 yılına gelindiğinde tüketilen enerji miktarının 1998 yılındaki tüketilen enerji miktarının iki katı olacağı tahmin ediliyor. Hem doğal kaynakların hızla yok olması hem de bu kaynakların çevreye verdiği zarara karşı elektrik üretimi için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim tüm dünyada gündemde.
Türkiye madencilik sektörü de yeşil dönüşümü çok yakından takip ediyor. Hatta ülkemizdeki birçok madencilik şirketi yenilenebilir enerji yatırımları yaptı, yapmaya da devam ediyor. Yenilenebilir enerji kullanımının madencilik endüstrisi için çok önemli avantajları var. Bunların başında çevresel sürdürülebilirlik geliyor. Yani güneş, rüzgar, hidroelektrik ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması sayesinde madencilik sektörünün sıfır karbon hedefine ulaşması sağlanabilir. Yeşil enerji yatırımlarımız sayesinde doğal yaşam alanlarını, su kaynaklarını ve toprağı korumuş oluruz. Öte yandan yüksek enerji maliyetleri sektörümüzün en önemli problemlerinden birisi. Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak, maden işletmeleri fosil yakıt maliyetlerinden bağımsız olarak enerji üretebilir, enerji maliyetlerini çok düşük seviyelere çekebilir ve işletme karlılığını artırabilir. Bilindiği gibi fosil yakıtların tedarikinde yaşanan istikrarsızlıklar veya fiyat dalgalanmaları, enerji teminini ve işletmelerimizin sürekliliğini olumsuz etkiliyor. Yenilenebilir enerji kaynakları ise yerel kaynaklara dayandığından, enerji tedarikini daha güvenli hale getiriyor.
Madencilik sektöründe kullanılan farklı yenilenebilir enerji türleri nelerdir?
Madencilik sektöründe ağırlıklı olarak güneş ve rüzgar enerjisi kullanılıyor. Avrupa ve diğer dünya ülkeleri ile kıyaslama yapıldığında Türkiye güneş enerjisinden yararlanma hususunda oldukça avantajlı bir konuma sahip. İşte bu avantaj nedeniyle çok sayıda maden işletmesi çatılarına veya arazilere kurdukları güneş panelleri ile enerji elde ediyor. Yenilenebilir enerji teknolojileri sürekli geliştiriliyor. Madencilik sektörü bu gelişmeleri yakından takip ederek son teknolojileri endüstrimize kazandırmaya çalışıyor.
Madencilik sektöründe yenilenebilir enerji kullanımına yönelik teşvikler nelerdir?
Maden ruhsat sahalarında yenilenebilir enerji kullanımını teşvik etmek amacıyla 4.4.2023 tarihli ve 7451 sayılı Kanun ile Maden Kanunu’nda yer alan altyapı tesisi tanımına, “Madencilik faaliyetleri kapsamında ihtiyaç duyulan elektrik enerjisini karşılamak üzere kurulan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız enerji üretim tesisleri” ibaresi eklenmişti. Bu ibarenin eklenmesinin amacı, madenciliğin yapıldığı hazine arazisi, mera, orman alanlarında madencilik faaliyetlerinde ihtiyaç duyulan elektrik enerjisini karşılamak üzere güneş, rüzgar vb. yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız enerji üretim tesisleri kurulmasını teşvik etmekti.
Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği ile lisans alınmaksızın firmaların tükettiği elektrik miktarı baz alınarak GES, RES gibi yenilenebilir elektrik tesisi kurulmasının sağlanması özellikle altyapı hizmetlerinden uzakta faaliyet göstermek zorunda olan maden şirketleri için teşvik edici bir düzenleme oldu. Bunun yanında madencilik sektöründeki yatırımcılar halihazırda mevcut yatırım teşviklerinden faydalanabiliyor.
Türk madencilik sektörünün yenilenebilir enerjiyi benimsemede karşılaştığı spesifik zorluklar nelerdir?
Ruhsat sahalarında veya ruhsat sahaları dışında GES, RES gibi yenilenebilir enerji üretim tesisi kurmak isteyen firmalar, mülkiyet sorununu çözmesine, uygun bir proje yapmalarına rağmen projeler elektrik dağıtım şirketleri tarafından trafo kapasite yetersizliği, şebeke hatları kısıtlılığı, enerji nakil hatlarının uygun olmaması vb. nedenlerle olumsuz değerlendirilmekte ve ret edilmekte. Bu yüzden de sektörümüzde yenilenebilir enerji projeleri maalesef yeterli düzeyde gerçekleştirilemiyor.
Bir diğer sorun ise, biraz önce belirttiğim altyapı tesisi tanımına eklenen, “Madencilik faaliyetleri kapsamında ihtiyaç duyulan elektrik enerjisini karşılamak üzere kurulan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız enerji üretim tesisleri” ibaresinin orman alanlarında uygulanmasını engelleyecek girişimlerin bulunması. Orman otoritesi tarafından Orman Kanununun 16’ncı Maddesinin Uygulanması Yönetmeliği Taslağına “Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız enerji üretim tesislerine verimli orman alanlarında izin verilmemesi” hükmünün konulduğu görülüyor. Orman Yönetmelik Taslağına konulan bu hüküm ile yenilenebilir enerji ile ilgili Maden Kanunu’nda altyapı tesisi tanımına eklenen teşvik etkisiz hale getiriliyor. Yönetmeliğin bu şekilde yürürlüğe girmesi halinde maden alanlarında yenilenebilir enerji tesisi kurulması yönünde kanunla getirilen teşvik yönetmelikle uygulanamaz hale getirilecek. Biz uygun olan alanlara Güneş Enerjisi OSB’leri kurulmasını öneriyoruz. Enerji tüketimi yapan şirketlere yasaların tanıdığı kapasitede GES-OSB’lerinden bedeli karşılığında yer tahsisi yapılarak bağlantı ile ilgili sorunlar da giderilmiş olur. Bu sayede sektör yeşil dönüşüm, sürdürülebilirlik ve karbon ayak izinin azaltılması konusunda önemli bir yol alma fırsatını yakalar.
Madencilik sektöründe yenilenebilir enerjinin benimsenmesini hızlandırmak için Türk hükümeti ve Türk madencilik endüstrisine yönelik temel tavsiyeler nelerdir?
Bilindiği gibi, madenler oluştuğu yerden üretilmesi gereken değerlerimiz olduğu için diğer sektörlerdeki yatırımlar gibi alternatif bir yerden üretmemiz söz konusu olamaz. Dolayısıyla yenilenebilir enerji ihtiyacının karşılanması suretiyle zaten zor şartlarda faaliyet gösteren madenciliğin teşvik edilmesi kamu yararı açısından doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu hedefe paralel olarak maden alanlarında yenilenebilir enerji yatırımı yapmak isteyen firmalara elektrik dağıtım şirketlerince trafo çıkışı konusunda kolaylık sağlanması, bu konuda Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) Genel Müdürlüğünün aktif rol oynaması, mera, orman ve hazine arazilerinin kullanılması konusunda yaşanan sorunlara çözüm getirilmesi gerekmekte. Türkiye’de madencilik endüstrisinin yeşil enerjiye geçişini hızlandırmak için kamu otoritelerince çeşitli politikalar ve teşvikler geliştirilmesi son derece önemli.
İklim değişikliğiyle mücadele için son yıllarda yenilenebilir enerjiye ve elektrikli araçlara yönelim hızla artıyor. Hem yenilenebilir enerji santralları hem de elektrikli otomobillerde yoğun biçimde maden kullanıldığını biliyoruz. Bu konudaki değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
İklim kriziyle mücadelenin en önemli araçlarından biri yeşil enerji kaynaklarının kullanımı. Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki kurulu gücü de her geçen gün artıyor. Şu anda toplam kurulu gücümüzün büyük bölümü yenilenebilir kaynaklardan sağlanıyor. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde elektrik üretim kapasitesine yönelik büyüme planlarında rüzgar ve güneş enerjisi başta olmak üzere temiz enerji kaynakları başrolde olacak. Hem dünyada hem ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarına hızlı yönelim madencilik sektörünün önemini daha da arttırıyor. Çünkü madenler yenilenebilir enerjide de kritik bir rol oynuyor. Örneğin, kıyı tipi bir rüzgâr tribünü tesisinde bir doğal gaz temelli elektrik santralinden 8 kat daha fazla madene ihtiyaç duyuluyor. Açık deniz rüzgar santrallarında ise eşdeğer bir gaz santraline göre 12 kat daha fazla madene ihtiyaç var. Madencilik çalışmalarının gelişmesi ve güvenli tedarikinin sağlanmasıyla yenilenebilir enerji alanında fark yaratmak mümkün. Ayrıca elektrikli otomobiller için de madenlerin çok önemli bir payı var. Elektrikli araçlarda normal fosil yakıtlı araçlara göre 5 kat daha fazla maden kullanılıyor. Yeşil dönüşümde madencilik sektörü gerçekten hayati öneme sahip. Pil teknolojisi de hızla gelişiyor. Yakın gelecekte, muhtemelen her biri farklı mineraller gerektiren daha geniş bir pil türü yelpazesi de göreceğiz. Pil katotları için kullanılan kobalttan uzaklaşmaya başlanıldığını söyleyebilirim. Ancak bu, kobalt talebini bir nebze azaltacak olsa da nikel veya lityum talebi daha da artıracak. Bugün, iklim krizi küresel düzeyde tüm ülkeleri olumsuz etkiliyor. 2050 yılında sıfır emisyon hedefinin konuşulduğu dünyada, bu hedefi yakalamak için kritik madenlere ihtiyaç var. Ülkemiz, dünyada bilinen 90 çeşit maden ve mineralin 80 çeşidine sahip. Bunun 60 çeşidi üretiliyor. Maden çeşitliliği açısından zengin bir ülke olarak geleceğimizde fark yaratma potansiyeline sahibiz ve sektörümüz sorumlu madencilik anlayışıyla bunu gerçekleştirmeye hazır.