Sonsuz bir hayal gücü, sınırsız bir yetenek sert ve soğuk mermeri ipek bir şala, kuş tüyü bir yastığa, hüzünlü bir bakışa dönüştürebiliyor. Kelimeler ile ifade edilemeyen duygular usta bir heykeltıraşın taşa dokunmasıyla, taşın içinden çıkarak, hayat bulabiliyor. Bu sayımızda yüzyıllar önce yapılmış olmasına rağmen olağanüstü detayları ile büyüleyen, mermerin kumaş kıvrımlara, damarlara, kaslara, hüzünlü bakışlara dönüştüğü en gerçekçi ve etkileyici bir kaç heykeli sizler için derledik. İşte mermeri yumuşatan adamlar ve eserleri:
Persephone’un Kaçırılması (The Rape of Proserpina) – Gian Lorenzo Bernini (1621-1622)
Yıl 1621.. İtalyan heykeltıraş Gian Lorenzo Bernini, bugün Roma Borghese Galerisi’nde sergilenen, zihnimizdeki heykel algısını yerle bir eden O meşhur ‘Persephone’un Kaçırılması’ heykelini yaptığında, 23 yaşındaydı. Heykelde Plüto’nun Proserpina’nın bedenine dokunuşu o kadar gerçekçi ki, taşa insan etinin esnekliği ve yumuşaklığı görüntüsünü kazandıran Bernini’nin bu eseri görenleri hemen etkisi altına alıyor. Gian Lorenzo Bernini’nin mermeri gerçek bir insan gibi, kanlı canlı hissetmemize sebep olan kendi eseriyle ilgili yazdığı meşhur cümleler ise şöyle: “Mermeri fethettim! Onu neredeyse balmumu kadar esnek yaptım. Bu demek oluyor ki, heykel artık, resimden farklı değildir.”
Raffaele Monti ‘The Veiled Vestal’, Giovanni Strazza ‘The Veiled Virgin’ ve Antonio Corradini ‘Chastity/ Veiled Truth
Mermer gibi işlenmesi zor bir maddenin, rüzgârla uçuşacak kadar şeffaf bir görünüm kazanmasını sağlayan eserlere imza atanların başında Raffaele Monti ‘The Veiled Vestal (1846–1847) ‘, Giovanni Strazza ‘The Veiled Virgin’ ve Antonio Corradini ‘Chastity/ Veiled Truth ‘ (1752) heykelleri yer alıyor. Tül gibi yüzden sarkan, ipek kumaş gibi bedene dolanan mermerler tamamen göz alıcı yeteneklerin ürünü. Katman katman soyularak şekillendirilen, taşa yumuşaklık, şeffalık kazandıran, taşın kumaşa dönüşmesinin mucizesi olan heykellerin hem de o günün kısıtlı imkanları ile gerçekleştirildiği düşünülünce, bugünün şartları ile bizler ne yapıyoruz ki?dedirtiyor insana.
Ugolino ve Oğulları (Ugolino and His Sons) / Jean-Baptiste Carpeaux (1857-1860)
Korku ve çaresizlik hissini, iliklerinize kadar hissettiren bir baş yapıt.. Jean-Baptiste Carpeaux’un Ugolino ve Oğulları adlı eseri. Ugolino’nun mermerden yapılmış gözlerinde, kaşlarında, iç içe geçmiş ayak parmaklarında, gergin vücudunda zihinsel acıyı, açlığı ve hayal kırıklığını görmemek mümkün değil.
“Büyü Özgürlüğü” (Freedom of the spell) / Francesco Queirolo (1757)
Tek parça mermerden yapılmış, günümüze kadar ulaşmış muazzam bir eser daha..1704–1762 yılları arasında yaşamış İtalyan heykeltıraşın en ünlü eseri olan Release From Deception, Napoli’de yer alan San Severo Şapelinde sergileniyor. Napolili Francesco Queirolo işinin tek ustaydı. Çünkü diğer büyük heykeltıraşlar ağı, parçalara ayırmadan bunu gerçekleştiremezken Francesco Queirolo ise bunu parça parça mermerlerden değil, tek bir mermer bloktan gerçekleştirmeyi başardı. Mermer ağların işlenişi, dokusu ve dökümü gerçekten de olağanüstü değil mi?
Bust of Maria Duglioli Barberini, Giuliano Finelli, 1626.
Sertliği dolayısıyla kısıtlayıcı bir malzeme olarak görülebilen mermer, usta sanatçıları elbette engelleyemez. Giuliano Finelli tarafından 1626 yılında yapılan ve bugün Fransa’daki Louvre Müzesi’nde sergilenen eser, detaylı işçiliği ve gerçekçi görünümüyle göz dolduruyor. Özellikle eserin elbisenin yakasında bulunan dantelin büyük bir ustalık gerektiren incelikle işlendiğini ilk bakışta fark etmemek mümkün değil. İnanılmaz bir işçilik örneği olan bu eserde mermer adeta dantel gibi işlemiş. İnanılmaz bir işçilik örneği.