Antik Dünyanın Modern Yolcusu
Yazı: Maden Mühendisi Ali Mucak
Gastronomide olduğu kadar, binlerce yıllık geçmişiyle de kültürel miras alanında çok büyük bir zenginliğe sahip olan Gaziantep, geçmişin gizemli ve mistik havasını korumaya devam ediyor. Bunlardan birisi de taşların dile gelip bize farklı hikayeler anlattığı “Yesemek Açık Hava Müzesi ve Heykel Atölyesi”
Sfenksler, kapı aslanları, dağ tanrıları…
Günümüz Gaziantep ili İslahiye ilçesinin 23 km güneydoğusunda Karatepe olarak adlandırılan bir sırt üzerinde yer alan bölgenin tarihi M.Ö. 14. yüzyıla dayanmaktadır. Heykel atölyesi Hitit İmparatorluğu’nun en parlak ve görkemli dönemini yaşadığı Kral I. Şuppiluma zamanında ( M.Ö. 1375-1335 ) işletmeye açılmıştır. Bu dönemde yakınında bulunan taş ocağı da heykel yapımı için kullanılan bazalt blokların üretimi için yoğun bir çalışma evresine girmiştir. Sadece bir heykel atölyesi olmayan bölge, aynı zamanda bir heykeltıraşlık okuludur. Usta-çırak ilişkisine dayalı bir sistem ile çalışan atölyede sfenksler, kapı aslanları, dağ tanrıları, sütun kaideleri ve savaş arabası sahneli kabartmalar yapılmıştır. Atölye Anadolu’daki diğer Hitit kentlerinden de siparişler alıp heykeller üretmiştir. Bu yüzden bölge ekonomisinde oldukça önemli bir paya sahiptir. Nakliye sırasında zarar görmemesi için, yapılan heykeller kaba taslak üretilmiş, ince işçilikleri ve son rötuşları gönderildiği alanda yapılmıştır. Yani burada sergilenen heykeller son halini almamış taslak modellerdir.
1 ile 15 ton arasında heykeller
Atölyede üretilen heykel taslaklarının ağırlıkları oldukça dikkat çekicidir. Çeşitli ebatlarda ağırlıkları 1 ile 15 ton arasında değişmektedir. Böylesine ağır tonajlı heykeller ise yapımı için gerekli bazalt blokların üretildiği taş ocağında, zorlu ve özverili bir çalışmanın olduğunu göstermektedir. Günümüz teknolojisinde elmas teller ve makineler yardımıyla elde edilen bazalt blokları, Hitit Döneminde tamamen el işçiliği ile üretmek, oldukça zordu. Kısaca taş ocağındaki çalışmalara değinecek olursak; üretim öncelikle kayacın çevresine oluklar açılarak başlıyordu. Açılan olukların içerisine yerleştirilen ağaç parçaları su ile ıslatılıyor ve ağacın genişlemesinin verdiği basınç ile taş yüzeyinde çatlaklar oluşuyordu. Bu oluşan çatlaklara balyoz, çekiç ve keskiler yardımıyla darbeler uygulanarak blokların ana kayadan ayrılması sağlanıyordu. Çıkarılan bazalt bloklar taş ocağında tıraşlanıp, muhtemelen insanlar ve hayvanlar tarafından çekilen kızaklar yardımıyla usta ellerde heykele dönüşmesi için atölyeye taşınıyordu.
Dikkat çeken ayrıntı
Yapılan kazı çalışmalarında ilginç bir ayrıntı daha göze çarpmaktadır. Atölye ve çevresinde bugüne kadar yapılan araştırmalarda heykel yapımında kullanılmış herhangi bir alete rastlanılmamıştır. Bu da burada çalışan insanların başka bir bölgede yerleşik olarak yaşadığı fikrini doğurarak, yeni bir gizemin kapısını aralamaktadır. Nerede ve nasıl yaşıyorlardı? Belki de devam eden kazı çalışmaları neticesinde bu sorulara ışık tutacak bilgiler elde edilecektir.
Yazının hazırlanmasında desteklerinden dolayı Milliyet Arkeoloji Dergisi, İş sanat, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ekiplerine ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Daire Başkanlığı arkeologlarından Selahattin Köroğlu’na teşekkürlerimi sunuyorum.
Kaynak: Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Daire Başkanlığı
Mozaikler
Bir gün Gaziantep’e giderseniz , muhteşem yemeklerinin yanı sıra onun tarihi ve kültürel hazinesiyle de tanışın. Zeugma Antik Kenti ve dünyanın en büyük mozaik müzelerinden birisi olan Zeugma Mozaik Müzesi’ni ziyaret etmeyi unutmayın. Büyük bir sanatsal zenginliğe sahip mozaikler karşısında büyülenmekten kendinizi alamayacaksınız. Bir zaman yolcusu edasında etrafı dolaşırken; sanatın, zevkin ve estetiğin mükemmel uyumuyla günümüze gelmiş eserlerine hayranlıkla bakacaksınız. Şimdi sizi bir fragman sayılabilecek birkaç eser ile baş başa bırakıyorum.