Asaf Özalp… Kendisi bir ekonomist ama aynı zamanda da alaylı bir heykeltıraş. Diğerlerinden farkı ise ekonomist olması değil, yaptığı sanat. Var olan heykellerin, tarihi eserlerin doğal taş kullanarak replikasını yapıyor Özalp. Peki bu fikir nasıl oluştu? Dünyada bunun başka bir örneği var mı? Siz de bu soruların cevabını merak ediyorsanız, gelin birlikte öğrenelim… Atölye Arkeo olarak var olan eserlerin replikasını yapıyor Asaf Özalp. Atölyenin esas ustası ise, babası Abdullah Özalp. Babasıyla birlikte Helenistik dönem heykel ve mozaikleri üzerine çalışan heykeltıraş, ”Atölyemiz geleneksel bir atölye, 3 nesildir bu işi devam ettiriyoruz yani yaklaşık 100 yıllık bir geçmişe sahibiz’ ‘diyor.
”Eskiyi yeniden ve eskiden yapıldığı gibi yapmaya çalışıyoruz”
100 yıllık bir serüveni olan bu işin ilk başlaması ise Antakya Fransız işgali altındayken oluyor. Asaf Özalp bu serüvenin başlangıcını şu sözlerle anlatıyor: ”Antakya Fransız işgali altında iken Fransızlar bölgedeki antik eserleri toplayıp ülkeden götürmeye çalışıyor. Dedem Fransızların bu merakını görüp bölgede gördüğü küçük ölçekli heykellerin benzerlerini yapmaya başlıyor. Bu ürünler Fransızların da dikkatini çekiyor ve onlardan talep görüyor. Antik çalışmaların hikâyesi böyle başlıyor. Bu işi devam ettirmemizin ikinci bir nedeni ise, dünyada bu şekilde çalışan başka bir atölyenin olmamasıdır. Genelde alçı veya polyester ile antik ürünlerin replikaları yapılıyor fakat bunu mermer ve benzeri taşlardan tamamen el işçiliği ile yapan başka bir atölye yok. Eskiyi yeniden ve eskiden yapıldığı gibi yapmaya çalışıyoruz.”
Doğa sanatının insan sanatı ile buluşması
Asaf Özalp’in merkez atölyesi Hatay/Antakya’da bulunuyor. Antalya’da ise bir butik atölye mevcut. Eserlerini genel olarak mermer ile yapan heykeltıraş, kalker kökenli taşlar ile beraber serpantin, turkuaz gibi işlenebilir bütün taşları da kullanıyor. Özellikle şeffaf mermerlere karşı bir hayranlığı olduğunu belirten Özalp bu hayranlığı için, ”Işık ile doğal taş dokusunun buluşması bu taşlara farklı bir sanatsal açı katıyor. Doğa sanatının insan sanatı ile buluşması gibi” diyor.
Atık mermerleri değerlendiriyor
Özellikle bölgede faaliyet gösteren mermer işletmelerinin atık mermerlerinden faydalandıklarını söyleyen Asaf Özalp, bu sayede bu mermerlerin atılmak yerine değerlendirildiğinin altını çiziyor. Bu taşların bir diğer özelliğinin ise geometrik yapıda olmamaları yani her birinin ayrı bir şekli olduğunu belirten heykeltıraş, ”Bu sayede sadece taşı sanata değil, sanatı da o taşa uyumlayıp o taşın şeklinden ilham alıp ona uygun heykelleri yapıyoruz. Yani taşın şekli bir nevi yol gösteriyor. Taş ne olmak istediğini size söylüyor” diyor.
Antik dönemde kullanılan teknikler ile üretim
Asaf Özalp ve babası Abdullah Özalp’in eserleri yaparken kullandıkları teknik ise, tamamen antik dönemde kullanılan teknikler ile aynı. El işi ve el gücüne dayalı teknikler. Tabii ki bazı aşamalarda modern aletlerden de faydalandıkları oluyor. Ancak çoğu zaman çekiç, keski, bıçak gibi daha geleneksel alet ve ekipmanlar kullanıyorlar. Heykel dışında mozaik de yapan Asaf Özalp, mozaik yapım süreciyle ilgili ise şu detayları anlatıyor: ”Mozaik yapımı zaman isteyen bir süreç. Bir metrekare mozaikte yaklaşık 10 bin parça taş kullanıyoruz. Gerekli zaman verilir ise büyük ölçekli projeler çıkarmak mümkün tabii ki. Antik dönemde mozaikler daha küçük ölçekli genelde merkezde şekil ve etrafında bordür olarak tasarlanmış. Biz de bu şekilde çalışmaya çalışıyoruz.” İlk çağlar, Helenistik dönem, Roma dönemine kadar birçok eserin replikasını yapan Asaf Özalp, sadece antik dönem değil, modern işler de yapıyor. Antik dönem estetiğinin çok daha farklı olduğunu vurgulayan heykeltıraş, atölye olarak talep edilen her eseri üretmeye çalıştıklarını özellikle belirtiyor.