Röportaj: Şehriban ÇİMEN
Firmalarında ilerleyen dönemlerde yönetici konumunda çalışmaya başlayacak 140 genç iş insanı.. Y kuşağının dinamik, eğitimli, teknolojiye hakim, cesaretli genç iş insanları, kurdukları Y Kuşağı Doğal Taşçıları oluşumu ile “Bir durun ve bizi dinleyin” diyorlar. Çünkü onlara göre yanlış giden, ele alınması gereken önemli sorunlar var. Yıllardır konuşulan ama bir türlü çözüm getirilemeyen konulara, geleceğin yöneticileri olarak el atıyorlar. Çünkü onlara göre bu zamana kadar yaşanılan ortak sorunlara çözüm bulunamamasının en önemli nedeni, büyüklerin yani X kuşağın düşünce farkılılıkları nedeniyle bir araya gelememiş olması. Onlara göre Y kuşağındaki herkes din, ırk, siyasi görüş farklılıkları olsa bile sorunları çözme noktasında ortak akıl yaratmak için aynı masanın etrafında oturup konuşabiliyorlar, tartışabiliyorlar. Y Kuşağı Doğal Taşçıları’nın bu zamana kadar yaptıkları ve yapmak istediklerinden, tespit ettikleri sorunlara, ailelerinin yaklaşımlarına kadar bir çok şeyi Y Kuşağı Doğal Taşçıları ve Genç İhracatçılar Konseyi üyelerinden Alimoğlu Mermer Granit A.Ş Genel Müdürü Burak Alimoğlu ile konuştuk. Burak Alimoğlu, “Y Kuşağı Doğal Taşçıları yöneticileri, firmalarında yönetici konumunda çalışmaya başladığında daha güçlü bir hale gelecektir. Bu serüvende ise üst kuşağın geçmişte yaptığı hatalardan korkarak değil, Y kuşağının da bu hataları ufak bedellerle yapmalarına müsaade ederek, tecrübe kazanmasını sağlamaları gerekiyor” diyor.
Y Kuşağı Doğal Taşçıları kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Bu oluşuma geçtiğimiz yıl Xiamen Fuarı’nda karar verdik. Sohbetlerimiz sırasında fark ettik ki aslında yaşanılan hemen hemen tüm sorunlar, ortak. Çok değer verdiğim Çizgi Mermer’in Kurucu ortaklarından Remzi Boncuk’un önderliğinde de Sirmersan, Efendioğlu ve Alimoğlu firmalarının bir araya gelmesiyle Y Kuşağı Doğal Taşçılar Grubu kuruldu. Bu her üç firmada da X kuşağından Y kuşağına geçen, bir yönetim zinciri var.
Nedir bu ortak sorunlar ?
Maliyet muhasebesinin farklı yöntem ile yapılması, Ar-Ge projelerinin üst kuşaklar tarafından daha az önemsenmesi, tanıtım faaliyetlerinin genel olarak sektörde az yapılması ya da yapılmasına sıcak bakılmaması, kurumsal kimlik anlayışına gereken önemin verilmemesi, ürünlerin düşük fiyat ile ihraç edilmesi gibi bir çok ortak sorun var. Firmalar ortak yaşadıkları problemleri, babalar da bir araya geldiğinde çözemiyorlardı.
Sizce sorunlar neden çözülemiyordu?
Babalarımızın kuşağındaki siyasi görüşler, yaş, ırk, düşünce farklılıkları onları bir araya getirmekten uzak tutuyor. Y kuşağında ise herhangi bir ırk ayrımı yok, düşünce ayrımı yok, herkes bir masaya oturup beraber sohbet edebiliyor.
Siz neler yapıyorsunuz?
Kurumsallaşmak isteyen Y kuşağı yani geleceğin yöneticilerine; nasıl bir yol izlemeleri gerekiyor, ne yaparlarsa hata yapmazlar, X kuşağının beklentilerine nasıl yaklaşım göstermeliyiz, satış eğitimlerini nasıl konumlandırmalıyız gibi eğitimler düzenleyerek, sektörün bilinçlenmesini sağlayacak bir alt yapı kurmak istedik. Sektörün kaygılarına çözüm getirebilecek bazı birliktelik operasyonlarını, Y kuşağı ile başlattık. Y kuşağı doğal taş yöneticileri firmalarında yönetici konumunda çalışmaya başladığında, bu birlik daha güçlü bir hal alacak. Sektörde karar merci olan, TÜMMER, İhracatçılar Birlikleri ve STK’larda, gelecekte görev yapacak Y Kuşağını bu platformlar için yetiştiriyoruz aslında. Sektörün ilerlemesi ve hakettiği yere gelebilmesi için, Y Kuşağının girişimcilik ruhuyla çalışıyor ve ve bu platformlardan güç alıyoruz.
Gündeminizin en önemli konusu nedir?
Çok düşük fiyatla ihraç edilen ürünler, sürekli söz meclisinde dile getiriliyor. X kuşağının geçmiş zamandaki kar marjları artık yok. O zamanların maliyet muhasebe kalemleri de artık değişmiş durumda. Eski alışkanlıklarımızı sürdüremiyoruz. Şu anki bir çok işletmede X kuşağı yöneticilerin de eğitimiyle paralel maliyet muhasebesinin doğru yapılmadığı, yanlış fiyatlarla yapılan bir ihracat durumu söz konusu. Özellikle ihracatta Muğla ve Afyon bölgesinde, iç piyasada ise İzmir’de çok düşük fiyatlı satışların gerçekleştirildiğinin duyumlarını alıyoruz.
Aslında fiyat kıranlar belli, uzun yıllardır da konuşulan konular ancak çözüm konusunda sonuç alınamıyor?
Sadece aracı, ocakçı, üretici yani tek bir taraf ile çözülecek bir durum değil bu. Milli kaygılarla konuşulup, bir çözüm üretilmesi gerekiyor. Babalarımız bunu, farklı düşünce yapılarından dolayı bir araya gelip yapamadılar. Sektörel bazlı kararlar alabilmek adına TÜMMER kurulduğunda dahi bazı firmaların katılımı bile söz konusu olmadı. Görüş ayrılıkları buna sebep oldu. Ama bizde Y kuşağında, bu olay yok. Gayet ılıman bir ortamımız var. 40 yaş altı 140 tane katılımcımız var. Niyetimiz herhangi bir hiyerarşik düzen kurmak olmadığı için şu an başkanımız dahi yok. Y kuşağına yakışır demokratik ve sektör çıkarlarını ele alacak şekilde bir organizasyon yapısı kurduk.
İletişimi nasıl sağlıyorsunuz?
WhatsApp’ta grubumuz var. Oradan görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Pandemi sürecinde birkaç kez zoom üzerinden görüşmeler yaptık.
140 kişilik ekibinizden ayrılmak isteyenler oldu mu? Kendi aranızda fikir ayrılıkları olmuyor mu?
Tabii ki fikir ayrılıkları oluyor. Bu zamana kadar ekipten sadece bir kişi ayrıldı. Grubumuz duyuldukça, katılmak isteyenler oluyor. Üç ay önce 120 kişiydi. Bu üç aylık süreçte 20 kişi daha dahil oldu.
Fikir ayrılıkları karşısında nasıl çözüm üretiyorsunuz?
Herkes gayet saygılı bir şekilde fikrini söylüyor. Aynı görüşe katılanlar oluyor, farklı bir bakış açısı getirip yaptığı açıklamalar ile kendi düşüncesine yaklaştıranlar oluyor, yaklaştıramayanlar oluyor. Bugüne kadar geldiğimiz noktada da ortak fikir şu ki : Türk doğal taşı en az İtalyan markası kadar pazarlanabilmeli. Bunun için de pazarlama algı çalışmaları oluşturulmalı. Türkiye, doğal taşı zenginliği göz önünde bulundurulduğunda, dünyada mermer ve traverten konumunda liderdir diyebiliriz. Burada sadece satış fiyatları ile etkilenen bir pazar payı var. İtalyanlar geçmiş zamanda bu işin pazarlama faaliyetlerini gayet güzel yürütmüşler ve artık işin sadece kaymağını yiyorlar, yoğurda hiç bulaşmıyorlar. Biz ise yoğurdu kaşıklıyoruz. Yoğurt daha büyük gözükebilir ama kaymak daha lezzetli. Dijitalleşmeye uyum sağlayarak, sanal ticaret ve pazarlama faaliyetleri ile İtalyan mermer sektörünün önüne geçebileceğimiz bir alt yapı oluşturmaya çalışıyoruz.
Bunlar sizin yapmak istediğiniz projeler, çözüm bulmak istediğiniz sorunlar. Bu zamana kadar sunduğunuz somut bir proje var mı?
Pandemi sürecinde ticaretin devamı üzerine bir çalışma ortamı oluşturduk. Bu dönemde işletmelerde, ocaklarda ne tarz önemler alınmalı, nelere dikkat edilmeli konularında herkes şahsi birikimini paylaştı. Gümrük kısıtlamaları yaşandığı noktada Irak, Dubai, Amerika pazarına nasıl bir aktivite organize edilebilir, nasıl aktif hale getirilebilir üzerine çalışmalarımız oldu. Belli bir proje yürütmeden önce önceliğimiz, ortak akıla ulaşmak. Çalışmalarımızı da Ege İhracatçı Birliği bünyesinde kurulan Genç İhracatçılar Konseyi ile paralel sürdürüyoruz.
“Hata yapmamıza izin verin”
Ailelerinizden yeterli desteği alabiliyor musunuz, size yaklaşımları nasıl?
Elbette bizi destekliyorlar. Amacımız onlarla bir problem yaşamadan, şirketlerin daha profesyonel yönetilmesini amaçlayan bir alt yapı oluşturmak.
Y kuşağı olarak üst kuşak karşısında gerçekten söz sahibi olduğunuza inanıyor musunuz, size söz veriliyor mu?
Engelden çok, destek ile karşılaşıyoruz. Sektör olarak gördüğümüz kadarıyla artık firmaların özellikle satış operasyonlarında Y kuşağı çok aktif rol alıyor. X kuşağının bam teli biraz daha üretim ile alakalı. Üst kuşağın Y kuşağına güvenip, geçmişte yaptıkları hatalardan korkarak değil de onların da bu hataları ufak bedellerle yapmalarına müsaade edip, tecrübe kazanmalarını sağlamaları gerekiyor. Biz de var olanı değiştirmeden, onların yaptıklarının da üzerine koyarak sektörü geliştirmeye çalışacağız. Onlara buradan çağrımız “Çocuklarınızı dinleyin”. Bugün birkaç üniversitede eğitim alan, yüksek lisans yapan, doktora yapan, ciddi eğitimler alan bir Y Kuşağı var. Teoride öğrendiklerinin pratikte uygulayabilmeleri için onlara da söz hakkı vermeleri gerektiğini düşünüyorum. Y kuşağına da sesleniyorum, “Babalarımızın edindiği tecrübeler gerçekten çok kıymetli. Onların sektöre aktarımları, sektör için yaptıkları, yarattıkları istihdam, sektörün geldiği nokta çok önemli.” Y kuşağının, X kuşağının tamamen hata yapmış gibi heyecanla yaklaştığı bir durum da söz konusu. Ben de öyle yaptım. Fakat mücadele ettiğim çoğu operasyonlarda haksız olduğumu gördüm. Hatalı bir teori, doğru bir tecrübe ile buluştuğunda çok daha doğru bir sonuç ortaya çıkıyor, aynı Albert Einstein’nın dediği gibi: “Hiç hata yapmamış insan, hiç yeni bir şey denememiştir.” X kuşağın duvarlarının hepsinin haklı olduğunu, teorilerime onların tecrübelerini de ekleyerek bir değişken elde edip, sektöre uygulamam gerektiğini öğrendim. İsmail Bey’e (babası) görev’e yeterliliğimi ispatlamak, belli konulardaki sınavları aşarak, onu dinleyerek, beklentilerini karşılayarak oldu. Bu benim 11-12 yılımı aldı. Gerekirse hata yaptım ama tecrübe edindim, öğrendim.