Yeniden keşfedilmiş kalıcı izolasyon
Antik piramitler ağırlıklı olarak kireç taşından yapılmıştır. Binlerce yıl boyunca dayanıklı kalmalarının sebebi, Mısırlıların silisik asidin etkisini bilmeleriydi. Silisik asit, taşı mineralize eder, sertleştirir ve her tür çevresel etkiye karşı dayanıklı hale getirir. Bu ekolojik izolasyon yöntemi neredeyse unutulmuştu.
Mineralizasyon nedir?
Nehirden bir taş alırsak ve bu taşı kırarsak, dışının ıslak, fakat içinin kuru olduğunu görürüz. Taşların dış yüzeyi, diyatome olarak adlandırılan mikroorganizmalarla kaplıdır. Bu mikroorganizmalar, fotosentez yaparak silisik asit üretirler ve silisik asit de nemin içeri nüfuz etmesine engel olur. Jean Pierre Allegre (ProtecD’nin teknik müdürü), diyatomeler sayesinde ortaya çıkan bu doğal süreci gerçekleştirmenin başka bir yolunu buldu. Taşları ekolojik ve kalıcı bir şekilde mineralize eden bir ürün geliştirdi.
Sıvılar, böylece taşa veya betona nüfuz edemez. Donma hasarlarının önüne geçilir ve tuzlu su zeminlere zarar veremez. Taş ve beton yüzeylere kir nüfuz edemediği için temizlik işlemleri bir hayli kolaylaşır. Bazı belediyeler şimdiden bu yöntemden yararlanıyorlar ve kaldırımları ve mesire alanlarını mineralize ettiler. Normal bir temizlikten sonra kalması beklenen lekeler, sakız ya da grafiti gibi istenmeyen unsurlar artık kolayca ortadan kaldırılabiliyor. Bu yüzden, belediyelerin temizlik masrafları gözle görülür bir biçimde azaldı. Mohs(*) yöntemine göre yapılan testler, taşların 2 puan daha aşınmaya dayanıklı hale geldiğini gösteriyor. Kırmızı şarap, kahve ve kola bile kalıcı bir renk değişimine sebep olamaz.
Mineralizasyon, kalıcı izolasyon demektir
Alışılagelmiş izolasyon yöntemleri ile mineralizasyon arasındaki fark, moleküllerin kimyasal yapısında saklıdır. Sirke ve yağ örneğiyle açıklayabiliriz bu durumu. Sirke ve yağı karıştırdığımız zaman, belirli bir süre sonra, iki sıvının tekrar ayrıldığını görürüz. Reçine bazlı izolasyon malzemelerinde de benzer bir durum söz konusudur. Bu malzemeler, doğal taşların mineral moleküllerine kalıcı olarak bağlanamazlar. Bu sebepten, bu malzemeyle yapılan izolasyonların ömrü boyalarınki kadardır. Sıcak suyla yapılan yoğun temizlik ya da güçlü buhar gibi etkiler bu süreci daha da hızlandırabilir.
ProtecD mineralizörleri, mineral moleküllerinden oluşur. Bu moleküller, taşa nüfuz ederek taştaki moleküllere kalıcı olarak bağlanır. Bu işlem sonucunda, zeminin renginde veya görünüşünde bir değişim meydana gelmez. Mantar, küf ve alg oluşumu engellenir. Bu durum, tarihi anıtlar, çeşmeler ve çatılar için önemlidir.
(*)MOHS skalası, değerli taşları ve diğer mineralleri veya materyalleri sertliklerine göre sınıflandırmak için kullanılan en yaygın yöntemdir. 1812’de Alman mineralog Friedrich MOHS tarafından geliştirildi ve bir mineralin aşınmaya karşı dayanıklılığını gösterir. Mineraller 1 (en yumuşak) ile 10 (en sert) arasındaki kategorilere ayrılır. Bu sınıflandırma mineraller arasında nispeten sabit olduğundan, bir elmas ve bir yakut arasındaki sertlik farkı kalsit ve alçıtaşından çok daha fazladır. Sınıflandırma endeksi sertlik ile oranlı değildir. Elmas endeksi 10, korindon endeksi 9’dan 4 kat daha serttir. Korindon ise, topazdan iki kat daha serttir.