Antik Dünyanın Modern Yolcusu
Yazı: Maden Mühendisi Ali Mucak
Geçmişin kokusunu kente ilk girdiğiniz andan itibaren alabileceğiniz Blaundos , Büyük İskender’in Anadolu seferleri sonrasında buraya gelen Makedonyalılar tarafından, Ulubey Kanyonu’nun devamı olan vadide üç tarafı oldukça derin yüksek bir tepeye kurulmuş. Bu yüzden stratejik bir konuma sahiptir.
Kentin tek bir giriş kapısı bulunuyor. Helenistik dönemde taş blokların kesilip üst üste konmasıyla inşa edilen kapı duvarlarından arda kalanlar ile ziyaretçilerini tüm ihtişamı ile karşılıyor. Eski dönemlerde devşirme yöntemi ; yani yıkılan ve tahrip olan bölgedeki taşları ve mermerleri yeni yapılan bölgelerde kullanma durumu burada pek yapılmamış.
Bu yüzden sütunlu caddedeki mermer sütun ve kaidelerin çoğunluğu bulunuyor. Yapılacak olan restorasyon çalışmalarında bu mermer sütunlar kaldırılıp, cadde eski görünümüne kavuşturulmaya çalışılacak.
Demeter tapınağı
Antik kentin en merkezi kısmında yer alan tapınağın; buluntularda ortaya çıkarılan yazıtlara dayanarak Bereket Tanrıça’sı Demeter’e ait olduğu kabul ediliyor. Roma imparatoru Claudius döneminde M.S. 50 civarında yapılan tapınak; andezit bir platform üzerine mermer ve kireçtaşı bloklar ile inşa edilmiş. Fotoğrafta, simetrik kesilerek kullanılmış beyaz mermer bloklarını görebilirsiniz.
Binlerce yıl öncesinden günümüze kadar, mermer ve doğal taşlar insan yaşam alanlarının ayrılmaz birer parçası olmuştur. Antik dünyada, mermer üretme ve işleme teknolojilerinin günümüze göre çok çok düşük olduğu dönemlerde bile caddeler, tapınaklar, saraylar, hamamlar, kütüphaneler mermerden yapılıp, süslenmiştir. İnsanoğlunun mermerden vazgeçememesinin sebebi sağlam, estetik ve gösterişli olmasından kaynaklanıyor.
Fotoğrafta ; buluntular arasında ortaya çıkan onix mermerden yapılmış sütun ve beyaz mermer bloktan elde edilmiş kaide görmektesiniz.
( Kaide: bir heykel , vazo ya da sütunun altında yer alan ve onları destekleyen öğedir.)
*Blaundos denildiğinde akla gelen en önemli yer, Blaundos kamu binasıdır. Bu yapının günümüze kadar gelmiş olan parçaları oldukça ilgi çekiyor. Öyle ki dış çekim yapmak isteyen çiftlerin uğrak yerlerinden biri haline gelmiş.
*Yapı blok taşlardan oluşuyor ve görünüşte İngiltere’deki ‘Stonehenge Tarih Öncesi Anıtı’na ‘ benzetiliyor. Antik kent; Ege bölgesi Uşak ilinin sınırları içerisinde yer alıyor. Konum olarak Ulubey ilçesinin Sülümenli Köyü yakınlarında bulunuyor.
Mesotimolos
Keşfedilmeyi bekleyen gizemli Lidya toprakları… Konum olarak Uşak’ın Eşme ilçesi Düzköy yakınlarında bulunan Mesotimolos Antik Kenti, halk arasında bilinen ismi ile ”Kale Tepe”, sırlarını hala içerisinde taşıyor ve günışığına çıkarılmayı bekliyor. Mesotimolos, kaya ev ve mezarları ile volkanik kalıntılardaki insan ayak izleriyle kendisini gösteriyor. Doğal kale görünümlü olan tepenin kayaç yapısı oldukça yumuşak olduğundan rahatça oyulup, yontulmuş ve şekillendirilebilmiş. Kaya içerisine oyulmuş yapıların bazı bölümleri geçen zamana yenik düşüp yerlerinden kopmuş ve ana yapıdan ayrılmış.
(Bazı bölümler ise kaçak kazı yapan define avcıları tarafından tahrip edilmiş durumdadır.)
Volkanik kayaya oyulmuş kaya mezarının kesin yapım tarihi bilinmiyor ancak dönemin ileri gelenlerinden yada üst düzey yetkililerinden birinin defnedildiği bir yer olarak düşünülüyor. Anıt kayanın alt sağ ve sol tarafına iki adet kabartma aslan figürü oyulmuş ama bu figürler yıllar içerisinde su ve rüzgarın aşındırmasından deforme olmuş ve artık pek belli olmuyor. Henüz arkeolojik çalışmaların yapılmadığı alan pek fazla bilinmemekte. Gelen ziyaretçilerini gerek kalıntılarıyla, gerek meşe ağaçlarının boy
gösterdiği manzarasıyla, gerekse etrafını çevreleyen dağların volkanik olması nedeniyle oluşan doğal kayaç yapılarıyla büyüleyen Mesotimolos, şimdilik sadece meraklı maceracıların ve arkeoloji ile uğraşan kitlelerin uğrak noktası ancak ileride kültür turizmine epey katkı sağlayacak görünüyor.