Bir an önce sabah olsada usta’mın bana ettiği nâsihatı yaşamak adına madırga’yı elmas keski’ye her vurduğum anda Hâk sesini duyma arzumdur.
Ozan Karabudak
Dadaloğlu Mermer El Sanatları’nın kuruluş hikayesinini ve bu hikayedeki payınızdan kısaca bahsedebilir misiniz?
Babam, sanatı nedeniyle Amerika’ya iş sebebiyle davet edildiğinde, oradan dönüşünde
New York Mermer adında İzmir’de bir mermer atölyesi kurdu. Ben de babamın yanında büyüdüm. Başlangıçta klasik bir mermer atölyemiz vardı ancak ben taş oyma sanatını o kadar çok sevdim ki bu alana odaklandım. İlk olarak mermere yazı yazmaya başladım, ardından kabartma işlerine yöneldim. Zamanla, bu tutku beni daha da içine çekti. Atölyemizin kapanmasıyla birlikte, ben taş işlemeye devam ettim ve bireysel olarak Dadaloğlu Mermer El Sanatları’nı kurdum. Geleneksel taş oymacılığı kültürünün unutulmaması ve yaşatılması amacıyla Türkiye, İtalya ve İspanya’nın içinde yer aldığı Arscap Avrupa Birliği projesinde eğitmenlik yaptım. Bu vesileyle, bu göreve layık gördükleri için Dekanıma ve emeği geçen herkese teşekkür ederim. Usta-çırak ilişkisinin öğrencilere olumlu etkisinin fark edilmesiyle birlikte şu anda Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nde Mimari Taş Oymacılığı dersinde eğitim vermekteyim.
El sanatlarının günümüzdeki önemini ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Unutulmaya yüz tutmuş bir meslek olarak görüyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse, geleceğini de çok parlak görmüyorum. Bu detaylı bir konu. Sadece bu konu üzerine bir kitap yazılabilir. İstenirse çözülmeyecek bir konu değil. Tek cümleyle özetlemem gerekirse, geleneksel el oymacılığı zanaatımız yok olmak üzere. Bu da bir kültürün yok olması deme
3 boyutlu oyma ve kabartma teknikleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bu deneme yanılma ile, yani çalışarak öğrenilebilen bir durum. Bir de ne yapacağınızı bilmek ile alakalı. İşlemeye başlamadan önce madırgayı keskiye vurmadan, daha orada ne yapacağınızı bilmeniz, yani işlemenin bitmişini görmeniz gerekiyor. Bunun içinde başta, işini sevmek, sabır gelir ve çalışma sonucunda başarı zaten kendiliğinden güneş gibi doğar. Yaptığınız işi bitirdiğinizde ise ne maddiyat ne başka bir şeyin hiçbir önemi yok. Resmen eserinizle özleşiyorsunuz. Çünkü o sizden bir parça artık. O hâz çok güzel, bambaşka bir duygu.
Eserlerinizde hangi motifleri ve desenleri kullanıyorsunuz?
Başta kültürel mirasımızın devam etmesi ve gelecek nesillere ulaşması adına, geleneksel olmak üzere her tür motif ve deseni kullanıyorum.
Kendi sanatsal tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Sanatsal tarzım, geleneksel ve kültürel mirasımızın unutulmaması yönünde köklerimize sıkı sıkıya bağlı olarak, geçmişten geleceğe bir köprü kurma amacı taşır. Geçmişten gelen ilhamı günümüz estetiğiyle buluşturarak, sanat eserlerimizde geçmişimizin zenginliklerini ve değerlerini gelecek kuşaklara aktarmayı hedefleriz.
En çok beğendiğiniz projelerinizi ve özelliklerini paylaşır mısınız? Bu projelerde mermeri hangi amaçla ve nasıl kullandınız?
Somuncu Baba Külliyesi Mihrap’ları Darende /MALATYA
Antalya Limra taşını kullandım.
Kullanım alanı Cami Mihrabı
———————
Bornava Hükümet Konağı ve Kurtuluş Savaşı Sahneleri Rölyefleri
Bornava / İZMİR
Antalya Limra Taşı’nı kullandım.
Taş’ın beyaz olması ve detayların belli olmaması sebebiyle üzerine eskitme yapıp hatların daha belli olmasını sağladım.
Atatürk Kocatepe”de Rölyef’i ve Kurtuluş Savaşı sahnelerini anlatan el işlemesi bir çalışmam.
————————
İzzet Baysal Üniversitesi ve Bolu Merkez dahil yapmış olduğum Dört adet Meydan Çeşmesi.
BOLU
Özellikle Beyaz Marmara Mermerini kullandım.
Kullanım Alanı Hayrat Çeşmeleri / Sebil
Sanata olan tutkunuz ve katkılarınız hakkında neler söylemek istersiniz?
Sanata olan tutkumu şu sözlerle ifade edebilirim.
Bir an önce sabah olsada usta’mın bana ettiği nâsihatı yaşamak adına madırga’yı elmas keski’ye her vurduğum anda Hâk sesini duyma arzumdur.
———-
Sanata katkıda bulunmuş olduğum eserlerden bir tanesini saymam gerekirse, sadece bilek gücü ile işlemenin yapmayı nasip olduğu el işlemesi mermer kapıları ve limra taşından Mihrap ve Minberi yapmanın nasip olduğu Elazığ Yeni Cami’yi anmadan geçemem. Ayrıca, geleneksel el sanatlarımız için bir şeyler söylemek gerekirse, konuşulacak çok şey var gerçekten. Bir röportaja sığmayacağını düşünüyorum. Ama üzerinde durulması ve kesinlikle ihmâl edilmemesi gereken bir konu.