O’nu Türkiye’de mermer işiyle ilgili olup da tanımayan pek yoktur. 1999 yılından bu yana Türkiye’ye gelen ve Türkiye’de ocak yatırımları yapan Jinjin Zheng yılın 200 gününü Türkiye’de geçiriyor…
Jinjin Zheng adı bir çok mermerci dostumuz için yabancı değil!. Zira Jinjin Türkiye’ye ilk gelen Çinlilerden birisi. Bende kendisini 2001 yılında Elazığ’da tanıdım. O zaman Elazığ’ın adeta Çinliler tarafından işgal edildiği yıllardı. Çinli mermer alıcıları Elazığ’a üs kurmuş, Elazığ Vişne, dünyada bilinen adıyla Rosso Levanto almak için ocaklarda kuyruk oluyordu. Jinjin Alacakaya Mermer’in müşterisi olarak orada bulunuyordu. Jinjin, ve Alacakaya Mermer’in ortakları ile bir akşam Hazar Gölü kıyısında bulunan Turpol Otel’de yollarımız keşişti. Anlatılmaz bir geceydi. O gece otelin bahçesinde Elazığlı bir çiftin düğünü vardı ve Jinjin sempatik tavırlarıyla düğüne damgasını vurmayı başardı.
Jinjin Zheng eksper olarak geldiği yılları geride bıraktı ve Çin’in önemli bir mermer sanayicisi oldu. Türkiye’de de ocak yatırımları bulunan Jinjin’i ve Türkiye ile ilgili düşüncelerini sizlere aktarmaya çalışacağız.
Keyifle okumanız dileğiyle…
Elazığ Vişne yılları…
-Türkiye’ye ilk geldiğiniz yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çok ciddi terör tehlikesi vardı. Buna rağmen terör bölgelerinde konumlanan ocaklardan blok mermer almaya geldiniz. Alım yaptığınız ocaklara giden yollarda güvenlik tedbirleri had safhadaydı. Bu durumlar sizi korkutmadı mı?
-Benim Türkiye’ye ilk geliş yılım 1999 yılı sonlarına doğru oldu. Elazığ ve Diyarbakır ağırlıklı ocaklardan alım yapıyordum. Yollarda ise Türk askerinin güvenlik tedbirlerine sıklıkla rastlıyorduk. Açıkçası bizi ağırlayan Alacakaya Mermer bölgede çok saygın bir firma. Dolayısıyla onların koruyuculuğunu hep hissettim. Bu durum bende bir güven duygusu oluşturdu. Bizi tedirgin edecek bir durum hiç yaşamadım desem yeridir. Zaten böyle bir durum olmuş olsaydı Alacakaya Mermer bizi o bölgelere götürmezdi.
-Bölgeden hangi taşları alıyordunuz?
–O yıllarda Türkiye’den ağırlıklı olarak Rosso Levanto, Boticino Bej, Sahara Bej, Aman Bej, Roman Bej, Oya Bej taşlarını alıyorduk. Ağırlıklı alımlarımızı Alacakaya Mermer’den Elazığ Vişne alarak gerçekleştiriyorduk. Elazığ Vişne renklerinden dolayı Çinli mermercilerin ve kullanıcıların gözdesi durumundaydı. Başlangıçta düzgün bloklar alıyorduk. Sonra müşteri sayısı artınca ne bulduysak almaya başladık. Bizim ise ilk müşterilerden birisi olmamızdan kaynaklanan bir alım önceliğimiz vardı. Elazığ Vişne alımlarında bazen birkaç Çinli firma ile aynı anda ocağa giriyorduk. Bu yüzden blok alımlarımızda çok sorun yaşamadık. Elazığ ve Diyarbakır alım yaptığımız iki önemli merkezdi.
-Çok kısa bir süre eksper olarak geldiniz. Daha sonra ise Çin’de kendi tesisinizi kurdunuz. Altyapınız varmıydı?
-Kendi firmamı 2000 yılında Xiamen Jinyuan Stone olarak Xiamen’de kurdum. Daha sonra 2011 yılında Çin’in doğal taş sektöründe merkez kabul edilen Shuitou’da Nan’an Jinhan Stone olarak 30 bin metrekarelik bir alanda fabrika yatırımı gerçekleştirdim. Merkezi Xiamen’de bulunan Jinyuan Stone firmam doğal taş sektöründe Uluslar arası ithalat, ihracat, proje uygulama ve iş geliştirme alanında hizmetler veren bir kuruluş. Halen bu çalışmalarımız devam ediyor.
Başarımın sebebi: Çalışmak ve çalışkan olmak!
–Bu kadar kısa bir süre içinde yapmış olduğunuz atılımlardaki başarınızın sebebi nasıl açıklanabilir?
-Benim yaşantımın tek bir felsefeye dayandığını söyleyebilirim. Çalışmak ve çalışkan olmak! Bu felsefe şirketlerimi ve dolayısıyla beni adım adım hedeflerime doğru ilerletiyor!
-Türkiye’de ocak işletmesi açtınız. Ocak işletmesinin dışında başka ocaklardan da taş alımı yapıyorsunuz. Açmayı düşündüğünüz başka ocaklar ve sonrasında bir işleme tesisi var mı?
-Türkiye’den şu anda Bilecek, Afyon ve Burdur illerinde bulunan ocaklardan alım yapıyorum. Ağırlıklı olarak Crema Eva, Maya Grey, Aman Bej, Roman Bej, Light Pearl taşlarını alıp işliyoruz. Ortağı olduğum Aze Madencilik firması ile birlikte ilk ocağımızı 2013 yılında bilecik’te açtık. Burada ürettiğimiz taşı Çin piyasası beğendi ancak üretim miktarında beklediğimiz kapasiteye ulaşamadığımız için kapattık. Daha sonra 2014 yılında Bilecik Söğüt’te bugün hala çalıştığımız ocağımızı açtık ve çalışmaya devam ediyoruz. Genel olarak Türkiye’de şu an sadece ocak yatırımlarına odaklandım. Bu yüzden herhangi bir yerde mermer işleme tesisi açma gibi bir düşüncem yok. Ancak yeni ocaklar için Ortağım İrfan Söğüt ile birlikte AR-GE faaliyetlerimiz devam ediyor. Birkaç yeni başvurumuz var. bunların sonuçlanması durumunda ocak sayımızda giderek artacak. Türkiye’de yatırım yapmak beni hiç korkutmadı. Bu konuda beni yönlendiren ortağım İrfan’a da sonsuz bir güven duygum var. kendisiyle kardeş gibiyiz..
-Türkiye dışında başka ülkelerden mermer alıyor musunuz?
-Yunanistan’dan beyaz kökenli taşlar alıyorum. Ancak Yunanistan ile ilişkilerim tamamen taş alıcısı konumunda. Şimdilik orada bir yatırım planım yok!.
Türkiye açısından Çin pazarı eski hacmine ulaşabilecek mi?
-Çin’in Türkiye’den blok mermer alımlarında 2015 ve öncesi hızına tekrar ulaşılması mümkün olacak mı?
-Bu sorunun cevabını şimdilik Çin’de hiç kimse veremez. Çin’in kendi içinde ve tüm dünya genelinde ekonomi daraldı. İnşaat yatırımları zamanla normal seyrine girecektir. Ama o çok hızlı olduğu dönem bir daha yakalanabilir mi bunun cevabını şu anda bilemeyiz. Türkiye’nin ihracat rakamları ve Çin’in Türkiye’den yaptığı mermer alımları şu anda çok stabil görünüyor. Bence bu durumu korumak bile çok önemli. Umarım daha kötü durumları yaşamayız!
Türk mermercisi üretimi ve mermer satışını kontrol etmeli!
-Türk mermeri ve mermer üreticileri hakkında izlenimleriniz nasıl?
-Türkiye de çok zengin ve çeşitli mermerler var. Bu yüzden Türk Mermercileri; kontrollü üretim ve satış yapmalı, ürün pazarını koruma bilinci ile müşterileri ile ortak hareket ederek strateji oluşturmalı. Strateji belirleme konusunda müşteri taleplerini dikkate alarak üretim miktarı ve satış rakamları üzerinde ciddi bir uğraşı göstermek gerekiyor. Bazı taşlar gereğinden çok daha pahalıya satılırken bazı taşlar daha fazlasını hak etmesine rağmen başarılı olamıyor. Tabii ki bu durumda ocağı işleten firmanın maddi olanakları da bir etken olarak görülebilir. Ancak doğru stratejiler, firmalar ve Türk mermerciliğinin gelişmesi için bence anahtardır.
-Türkiye’de yaşamış olduğunuz sizde iz bırakmış bir anı var mı?
-Çok uzun yıllardır Türkiye’ye gelip gidiyorum. Ş an aklıma bir anı gelmiyor. Ama özetlemek gerekir ise Türkiye’de çok keyifli anlar yaşadığımı söyleyebilirim. Bunun sebebini de artık burada bir çok dostumun olması olarak açıklayabilirim.
-İlk yatırım zamanlarında yeterli sermaye gücü olmamasından kaynaklanan bir güvensizlik sorunu yaşadınız mı?
-İlk yatırım zamanlarımda benim sermayem çalışmaya başladığım iş ortaklarımdı. Yola çıktığımda hep beraber bir aile gibi çalıştık ve beraber ilerledik. Bu iş ortaklıklarım sayesinde hiç bir güvensizlik sorunu yaşamadım. Hatta onlarla birlikte çalışmak büyük bir mutluluk oldu benim için.
-Ocak ve fabrikanız için Türkiye’den makına alımı yapıyor musunuz?
– Türkiye’deki ocak yatırımlarım için evet, fakat fabrika için hiç düşünmedim.
-Türkiye’de oturum izni olduğunu biliyoruz peki hangi sıklıkta Türkiye’ye geliyor? yılın kaç gününü burada geçiriyorsunuz?
– Her ay geliyorum ve yılda ortalama 200 günden fazla Türkiye de oluyorum.
-Türkiye’de doğal taş dışında ilginizi çeken şeyler nelerdir?
– Meyveleri ve Antep Fıstığını çok seviyorum.
-Farklı bir mutfak kültürüne sahip bir ülkenin vatandaşı olarak Türk yemekleri ile aranız nasıl?
-Hemen hemen tüm yemekleri biliyor ve yiyorum. Yılın yarıdan fazlasını Türkiye’de geçiren bir insan olarak buna alışmam gerekiyordu. Bazı yemekler ve sunum şekillerini çok beğeniyorum. Ama genelde ocaklarda mangal kültürünüz en çok sevdiğim şey!
Röportaj: Ersin BOZKURT