Madenler; hammadde ve enerji kaynağı olması sebebiyle imalat sanayisi başta olmak üzere bütün sektörlerde stratejik bir öneme sahipken, ekonomik hacim üzerindeki etkileri de yadsınamaz boyutta. Bu gerçekten hareketle, Türkiye madenciliğine baktığımızda karşımıza sevindirici ama yeni bir stratejiye ihtiyacı olan bir tablo çıkıyor. Rakamlara baktığımızda 80 maden türü, 650 renk ve desende mermeri ve 150’yi aşkın doğal taş çeşitliliği ile Türkiye’nin bir maden ülkesi olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz. Yanı sıra Türkiye sahip olduğu zenginlikten ötürü de dünya maden çeşitliliği sıralamasında 10. sırada yer alıyor.
Tüm ürünlerin hammaddesi olması sebebiyle Türkiye ekonomisine dolaylı katkısı 40 milyar dolar olan sektörümüz, doğrudan 150 bin, dolaylı olarak da 2 milyon insana istihdam alanı sağlıyor. 2019 ihracatımız 4,3 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2020’nin ilk 11 ayında ulaştığımız ihracat rakamı 3,79 milyar dolar oldu.
Türkiye ihracatından yüzde 2,6 pay alan sektörümüz Covid-19 pandemisi ile birlikte tüm sektörlerde olduğu gibi yeni bir yola girdi. Buna ilişkin detaylara geçmeden önce kısaca pandemi dönemini nasıl geçirdiğimize değineceğim. Yüzde 31 ile ana pazarımız durumunda olan Çin’de başlayan pandemi nedeniyle 2020 yılının ilk dört ayında ihracatımızda düşüşler yaşadık; ancak haziran ayı ile birlikte biriken ve artan talepler nedeniyle yaşadığımız ihracat kayıplarını telafi etmeye başladık. Aralık ayına bakacak olursak pandeminin ilk dönemindeki kayıplarımızı hala telafi ediyoruz. Hali hazırda 11 aylık ihracatımız 3,79 milyar dolar ve yılsonuna kadar pozitife dönüşün devam etmesini bekliyoruz. 2020 yılını 2019’a göre düşüşle kapatacağız ama 2021’e çok daha iyi bir hikayeyle gireceğiz. Çünkü tedarik zincirini etkileyen, pazarlarda kaymalara neden olan pandemi, süreci iyi yönetenlere birçok fırsat kapısı açtı. Maden ve doğal taş zengini bir ülke olan Türkiye, coğrafi konumundan gelen üstünlüğünü güçlü lojistik alt yapısı ve ulaşımdaki fiyat avantajı ile kendi lehine çevirebilir.
Sahip olduğumuz avantajlar sadece bunlarla sınırlı değil. Şöyle ki; Türk maden sektörü olarak şubat ayından itibaren pandemiden etkilendiğimiz için süreci en hızlı etüt eden ve yeni normale süratle hazırlanan bir yapı olduk. Temassız ticaret için hızla dijital çözümleri devreye aldık, ülke ziyaretlerini sanal ticaret heyetleri olarak organize ettik, yanı sıra webinar, e-b2b görüşmeleri için sektör paydaşlarına alan ve platform açıp etkin kullanmaları noktasında destek sunduk. Buradaki hızımız gerçekten iyiydi ve bu zorlu süreçte iki kat performans gösteren bütün İMİB personeline teşekkür ediyorum. Sadece ağustos–ekim ayları arasındaki dokuz ülkeye sanal ticaret heyeti düzenledik, aynı dönem içinde ABD’li mimar ve iç mimarlara yönelik bir webinar gerçekleştirdik. Yine sosyal medya kanalları üzerinden canlı gerçekleştirilen Doğal Taş Söyleşilerimize devam ettik. Ünlü mimarları konuk ettiğimiz söyleşilerimizin tıpkı sanal ticaret heyetleri, webinar çalışmaları gibi 2021’de de sayıları artarak devam edecek. Pazarlarla iletişimizi derinleştirerek devam etmesini sağlayan bütün bu çalışmalar özellikle Türk doğal taşının hak ettiği değeri görmesini sağlayacaktır diye düşünüyoruz.
Bildiğiniz üzere Türkiye, Çin ve Hindistan’dan sonra dünya doğal taş üretimi ve ihracatında üçünü sırada bulunuyor. Bugün dünya rakamlarına baktığımızda, toplam doğal taş ithalatının 17 milyar dolar olduğunu görüyoruz ve bunun yaklaşık yüzde 39’unu, yani 6,4 milyar dolarını mermer & traverten ithalatı oluşturuyor. Türkiye’nin 650 renk ve desende mermeri bulunduğunu yanı sıra 150 farklı çeşitlilikte doğal taşı olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda aslında bu bilgi son derece önemli. Maden ve doğal taş sektörü olarak 197 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz ve hedefimiz bütün bu pazarlarda çok daha büyümek. Bununla birlikte doğal taş rakamlarına baktığımızda iki ülkenin öne çıktığını görüyoruz. Şöyle ki; Amerika 3,07 milyar dolar doğal taş ithalatı ile doğal taş ithalat sıralamasında başı çekiyor. Bu rakamın yaklaşık 1,2 milyar dolarını mermer & traverten oluşturuyor. Dünyanın en büyük ikinci doğal taş ithalatçısı ise 2,6 milyar dolarlık alım yapan Çin. Bu rakamın 1,6 milyar doları yine mermer ve travertene ait. Biz gerek Turkish Stone’u markalaştırma çalışmaları, gerekse doğru stratejilerle bu pazarlardaki payımızı çok daha yukarılara taşımak istiyoruz ve bu sebeple de bu ülkelere yönelik tanıtım çalışmalarımıza hız verdik. Amerika başta olmak üzere bütün ihraç pazarlarımızda büyük yol kat ettik. Amacımız; üretimin yanı sıra tasarım gücümüzü de ortaya koyarak dünyada daha fazla talep gören bir ülke ve marka haline gelmek.
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği olarak, ülkemiz için kritik düzeyde önem arz eden 29 çeşit metalik ve endüstriyel madenin aranması, üretimi, ruhsatlandırılması ve pazarlanmasında; ülkemiz ve dünyadaki güncel durumların, dünyada izlenen politikaların, söz konusu maden çeşitlerinde zayıf ve güçlü yönlerimizin, fırsatların ve tehditlerin neler olduğunu ortaya koyan raporlarımız ile maden politikalarımızın neler olması gerektiğini ve katma değerli ürün haline dönüştürmek için nelere ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyduğumuz çalışmaları da hazırladık.
2021 yılı Ocak ayında sektörümüz ile ilgili tüm konuların tartışılacağı “Hayatımız Maden” konulu dijital çalıştayın hazırlığı içerisinde olduğumuzu da buradan duyurmak isterim.