Mermere, muhteşem yetenekleri ve hayal güçleri ile kimlik kazandıran genç heykeltıraşları tanıtmaya devam ediyoruz … Ve o yeteneklerden biri…Tansu Kırcı. Muğla Sıtkı Koçman Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü mezunu olan Tansu Kırcı şu an, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Heykel Anasanat Dalında, Yüksek Lisans eğitimi görüyor. Çalışmalarını Yüksek Lisans eğitimine devam ettiği Marmara Üniversitesi’nin atölyesinde gerçekleştiren Tansu Kırcı, “Heykel, kendi bilincimi en ideal şekilde ortaya koyabildiğimi düşündüğüm bir ifade biçimi, bir tekniktir. Doğal taş ise kadim uygarlıklardan günümüze kadar toplumların kendilerini ve kültürlerini ortaya koyarken kullandıkları en güçlü malzemelerden biridir. Bazen kendimi gün içerisinde atölyede amorf bir doğal taşı dakikalarca izlerken buluyorum ve aslında form bu süreçle birlikte zihnimde ve doğal taşın içerisinde oluşmaya başlıyor.” diyor.
Malzemenin hafızası vardır
Çalışacağı malzemeleri mermer ocaklarına gidip bizzat kendisi seçiyor Kırcı. Ayrıca bulunduğu üniversitenin atölyesindeki atık doğal taşları da değerlendiriyor. “Kendi üretimlerimin zeminini oluşturan felsefe bağlamında amorf, atık, buluntu malzemeyle çalışmaya özen gösteriyorum. Kendimi bu malzeme üzerinden ortaya koyarken, doğal taşın belli bir yüzeyini amorf bırakarak malzemeye ve kendi felsefeme sadık kalmayı amaçlıyorum” diyen Kırcı, “Üretimlerimin konusu kendi öz bilincimdir. Kendi bilincimi ortaya koyduğum malzeme de tıpkı insan gibi zaman ve mekana tabidir ve bir hafızası vardır. Zaman ve mekan içinde insanın kendisi olması, zor bir şeydir. Bu yüzden insan kendi olma amacıyla yaşar. Kendini, üretim yoluyla var eder. Antik Yunan’da bu kavram “techne” olarak geçmektedir. Techne bir doğurma, yaratım faaliyetidir. İnsan kendi bilincini üretimlerinde ortaya koyar ve kendini tanır. Eylemlerinin öznesi olduğunu hatırlaması, bilmesi insanın kendilik bilincini ortaya koyar.” diyor.
Sanat hürleşmektir
“Sanat bir bakıma hürleşme demektir. Özgür olmayan sanat, salt kültürel bir etkinlikten ibarettir.” diyen Tansu Kırcı, “Toplumun normları tabi ki vardır. Bu normları oluşturan toplumun yegane parçası olan insandır, yani bizleriz. Önemli olan bu sosyoloji içerisinde insanın kendi bilincinin farkına varması, kendini inşa etmesidir. İnsan toplumları, toplumlar kentleri oluşturur ve tüm bu kavramlar birbirleri içerisinde oldukları gibi coğrafyanın içerisinde de içkin bulunmaktadır. Bu dinamikleri birbirinden söküp alamazsınız. Bu bağlamda değerlendirdiğimizde, üretimlerim kendi bilincimin var olması üzerinden, yaşadığım ve parçası olduğum toplum ve coğrafya ile doğrudan bağıntılıdır. En önemli gayelerimden biri, kendimi tanımak ve var olmaktı. Bugün baktığımızda içerisinde yaşadığımız sosyolojik ve ekonomik ortam beni bir hayli hayal kırıklığına uğratıyor olsa da her şeye rağmen kendi benliğimden ödün vermeden sanat ile var olmanın muazzam olduğunu düşünüyorum. İnsan idealleri ile yaşayamasa da idealleri uğruna yaşamalıdır.” diyor.