Röportaj / Interview: Şehriban ÇİMEN
Fotoğraflar / Photos by: Francesco MARTINELLI
Bu sayıdaki röportajımızda Norveçli bir heykeltıraş ile tanıştıracağız sizleri. Håkon Anton Fagerås… Heykellerinde ağırlıklı olarak mermeri tercih ediyor. “Mermer, ışığı ve gölgeyi yakalamakta üstün bir yeteneğe sahip. Diğer heykel malzemelerindeki gölgeler karanlık ve mat olurken, mermerdeki gölgeler ışıkla dolu” diyor usta heykeltıraş. Neredeyse bir hareket halinde olan heykelleri aynı zamanda büyük bir dinginlik anını da ifade ediyor. Başarısının sırrını, ‘’Sabır ve eleştirel bir göz’’ diye özetliyor. O anlattıkça sanatı daha da büyülüyor bizleri. Gelin sizi de Håkon Anton Fagerås’ın heykellerinin büyüleyici dünyasına götürelim..
Çalışmalarınıza geçmeden önce kendinizi tanıtır mısınız?
Norveçliyim. Stüdyom Oslo’da fakat 23 yıldır Pietrasanta’da (İtalya), ünlü İtalyan taş ocaklarına yakın bir bölgede çalışıyorum. Ağırlıklı olarak mermerden heykel yapıyorum. Bu işe ilk başlarda ressam olarak başladım. Zamanla heykele olan tutkumun farkına vardım. Gezdiğim müzelerde tablolar değil, heykeller dikkatimi çekiyordu. O eserlerin arkalarındaki sanat, emek beni inanılmaz büyülemişti. Tesadüfler sonucu 1999 yılında Pietrasantalı mermer ustası Marco Giannoni ile tanıştım. Bana geleneksel mermer oymacılığını öğrettikten sonra tüm mermer projelerimde de rehberlik etti. Figüratif heykel benim için her zaman kendimi daha iyi ifade ettiğim bir seçim oldu. İnsan vücudunu tasvir etmenin getirdiği zorluklar beni her zaman heyecanlandırıyor. Bu yüzden ağırlıklı olarak figürler ve portreler, kimi zaman da hayvan objeleri yapıyorum. Çalışmalarımın çoğunda kırılganlığın ortak bir payda olduğunu söyleyebilirim.
Mermerden yapılan projeler üzerinde çalışırken mermer size neler hissettiriyor?
Heykellerimin çoğunun malzemesi mermer, bazıları bronz. Ancak nihai malzeme ne olursa olsun, her zaman önce alçıya dökülen tam ölçekli bir kil model yaparım. Mermer bir heykelin oyulması çok zaman alır, hepsi el işliği ile yapılır, asla CNC kullanmam. Zaman ve sabır gerektiren yavaş taş oyma sürecini seviyorum. Diğer malzemelerden daha fazla hassasiyet gerektirdiğinden mermerde her şey bana bağlı. Sonuca zevkim, becerim ve sabrım karar verir. Taşın kendisi hiçbir şey dikte etmez. Mermer, ışığı ve gölgeyi yakalamakta üstün bir yeteneğe sahip. Diğer heykel malzemelerindeki gölgeler karanlık ve mat olurken, mermerdeki gölgeler ışıkla doludur.
Ağırlıklı olarak hangi mermeri kullanıyorsunuz?
Pietrasanta ve Carrara’daki Apuan Alplerindeki mermerler ile Barattini taş ocağından çıkarılan Statuario mermeri olarak bilinen mermeri kullanıyorum. Uygun bir taş bulmak şaşırtıcı derecede zor olabiliyor. Mermerde çatlakların, koyu damarların veya lekelerin olmaması yeterli değil. Aynı zamanda beyazın tonu konusunda da çok seçiciyim. Taşın yarı saydam olmasını tercih ediyorum.
Eserlerinizde Türk taşı kullandınız mı?
Ne yazık ki Türk taşını hiç denemedim, çünkü İtalya’da yerel taşlarla çevriliyim ama bir gün Türk mermerinden heykel yapmak isterim.
Sanatınızda heykelin manuel uygulaması ne kadar önemli?
Tüm heykellerim geleneksel yöntemlerle elle oyulmuştur. Yüzyıllardır kullanılan eski işaretleme sisteminde, makine yardımı ile referans noktaları modelden taşa aktarılır. Otomatik teknolojiler hızla yerini aldığı için günümüzde çok az kişi bu sistemi kullanıyor. Ancak bana kalırsa geleneksel sistem, heykelleri geliştirmek için daha fazla özgürlük veriyor. Makine ile yapılan heykellerin el yapımı bir sanat eserinde bulunan sihirden yoksun olduğu konusunda biraz romantiğim. Manuel uygulamanın kendi içinde bir güzelliği olduğunu düşünüyorum.
Başarınızın sırrı nedir?
Bu sorunun en içten ve kısa cevabı: Sabır ve eleştirel bir göz. Bakmak, bakmak ve heykelimi geliştirmek için neler yapabileceğim konusunda çözüm üretmek. Bu benim yöntemim.
Eserinizi tamamladıktan sonra ona baktığınızda ilk olarak ne düşünüyorsunuz, nasıl hissediyorsunuz?
İşin kendisinden zevk almama rağmen, üzerinde çalışırken heykelden nadiren tatmin oluyorum. Onu geliştirmek için her zaman zayıf yönlerini görmeye çalışıyorum. Ne yazık ki bu eleştirel göz, eserde bulunan nitelikleri takdir etmeyi veya görmeyi bazen zorlaştırabiliyor. Bazen eser bittikten bir süre sonra ya da birkaç ay sonra bir şekilde tatmin olabiliyorum.
Çocukken ne hayal ettiniz? Ve bugün ne hayal ediyorsunuz?
Acemiyken bir sanatçı olmayı hayal ettim. Ve bugün bir sanatçı olarak acemi bir zihne sahip olmayı hayal ediyorum. Yeni başlayanların zihninde her şey mümkün.