İç Mimarlık İstanbul Tasarım ve Uygulama Ofisi Kurucusu İç Mimar Gizem Sevilmiş:
“Taş her zaman sahibini kendi seçer”
Röportaj: Şehriban ÇİMEN
Gizem Sevilmiş.. Genç, dinamik ve işinde de oldukça başarılı bir iç mimar. Bahçeşehir Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümü mezunu. Yüksek lisansını ise Roma La Sapienza Üniversitesi Ürün Tasarımı bölümünde tamamlamış. Hem yurt içi hem yurt dışında önemli mimarlık ofislerinde deneyim kazandıktan sonra en iyi hizmeti sunmayı hedefleyerek, İç Mimarlık İstanbul’u kuruyor. Muhteşem işler yapıyor. Dokunduğu projeler ruhen nefes alabileceğiniz, kullanım amacına göre gerektiğinde dinlenebileceğiniz, gerektiğinde motive olabileceğiniz, enerjisi yüksek olumlu mekanlara dönüşüyor. Ve en önemlisi de tam bir doğal taş tutkunu. Onun için doğal taş, projelerinin vazgeçilmez bir parçası. Doğal taşlara dekorasyon öğesinden öte, hikayesi olan bir oluşum olarak bakıyor. “İç mekanlarımızın hep birer hikayesi var ve bu hikayeye, geçmişi olan birçok baskıya, strese ve doğa olaylarına maruz kalmış taşlar eşlik ediyor” diyecek kadar doğal taşların ruhuna, enerjisine önem veriyor. Hem müşterilerinin hem de kendisinin bir showroma girdiğinde sorduğu ilk beş sorudan birinin mutlaka Türk mermeri olduğunu söyleyen Gizem Sevilmiş, “Kimi zaman Türk mermerine ulaşmak ithal bir mermere ulaşmaktan daha zor olabiliyor. Türk mermerlerinin ülkemizde çok ilgi görmemesinin sebebinin tamamiyle pazarlama olduğunu düşünüyorum. İnsanlar bilmedikleri, görmedikleri bir ürünü tercih edemezler ki” diyor.
Okurlarımıza kısaca kendinizden, profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz? Ben Gizem Sevilmiş. İç Mimarlık İstanbul Tasarım ve Uygulama Ofisinin kurucusuyum. Küçük yaşta sanatla büyüdüm. Bale ve yağlı boya resim her zaman hayatımın bir parçası oldu. Çizime ve tasarıma olan ilgim, beni insanların yaşayacağı mekanları tasarlamaya, iç mimar olmaya yönlendirdi. Bahçeşehir Üniversitesinde burslu iç mimarlık ve çevre tasarımı bölümünü bitirdikten sonra Roma La Sapienza üniversitesinde Ürün Tasarımı bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. Hem yurt içi hem yurt dışında değerli mimarlık ofislerinde deneyim kazandıktan sonra en iyi hizmeti sunmayı hedefleyerek İç Mimarlık İstanbul’u kurdum. Şu an konut ağırlıklı projeler yapıyoruz.
İç Mimarlık İstanbul’da tasarım süreci nasıl gerçekleşiyor? Konsepti nasıl belirliyorsunuz?
İç Mimarlık İstanbul’da tasarım süreci tamamiyle müşteri odaklı gidiyor. Konut projelerinde özelleştiğimiz için, bizim için tasarım süreci müşterimize yolculuk gibi. Müşterimizi tanımak, onun yaşamını, alışkanlıklarını öğrenerek keyif alacağı aynı zamanda tüm ihtiyaçlarına karşılık bulacağı, rahat edeceği bir mekan sunmamız gerekiyor. Bu nedenle çok kişi tanıyor, çok hayata şahitlik ediyoruz. Onların hikayeleri bizim ilhamımız. O yüzden empati yeteneğimiz üzerine çok çalışıyoruz. Tasarım yaparken, müşterimize konsantre olmak, günü onun gibi geçirdiğimizi düşünmek, sıkıldığı, çok sevdiği, keyif aldığı detayları keşfetmek çok önemli bizim için. Bizim projelerimiz sondan başa ilerler. Hazırladığımız görsel, müşterimizin taşınacağı mekanla birebir aynı olacağı için son görüntüye onay alıyoruz. Hedefi bildikten sonra süreci organize etmek daha kolay. Müşterilerimize ise ellerindeki görüntü ile finali karşılaştırmak kalıyor.
Projelerinizde doğal taşlara sıkça yer verdiğinizi gözlemliyoruz. Doğal taş sizin için ne anlam ifade ediyor?
Doğal taş gerçekten projelerimin vazgeçilmez parçası. Bizimle çalışmayı tercih eden müşterilerimiz ise zaten bu yanımızı bilerek bizi tercih ediyorlar. Doğal taşlara tasarımdan öte birer oluşum olarak bakıyoruz. İç mekanlarımızın hep birer hikayesi var ve bu hikayeye geçmişi olan, bir çok baskıya, strese ve doğa olaylarına maruz kalmış taşlar eşlik ediyor. Her birinin birer enerjisi ve seyircisine özel bir algısı var. Müşterilerimizi tanıdığımız, hissettiğimiz kadarıyla belirli taşlara yönlendiriyoruz. Ancak müşterimiz her daim kendisini seçen taşa karar kılıyor. O etkileşime şahit olmak ve sıra dışı bir mekan yaratmak bize ayrıca keyif veriyor.
Projelerinizde ağırlıklı olarak hangi mermerleri tercih ediyorsunuz? Sizin için ayrı bir yeri olan, sizi etkileyen bir mermer var mı?
Projelerimde sıkça tek tip mermer ya da doğal taş kullanmıyorum. Aynı malzemeleri, renkleri ve dokuları kullanmak bana rahata kaçmak gibi geliyor. Aksine malzeme çeşitliliği ile tasarladığımız her mekanın kendine özel olması, hem bizim hem de kullanıcısı için çok önemli. Beni yaşıma, içinde bulunduğum ruh haline göre çok farklı taşlar etkiliyor. Kimi zaman bir projeye başlamadan önce mermer showroomunda gezerken, kimi zaman projelendirme sırasında müşterim ile mermer bakarken taş kendi mekanını seçiyor diyebilirim. Ancak şu ana kadar, Fusion Wow olarak adlandırılan bir taş, üzerinde bıraktığı kuş formu ile beni öyle çok etkiledi ki sanırım onu kendi konut projemde mutlaka kullanacağım.
Bir projede kullanacağınız doğal taşı neye göre belirliyorsunuz? Doğal taş seçimindeki kriterleriniz nelerdir?
Daha çok müşterimden aldığım enerjiye, müşterimde bıraktığı izlenime göre seçim yapıyorum. Düşündüğüm diğer malzemeler ile nasıl bir etki yaratacağı da belirleyici bir unsur. Ama en önemlisi hangi yüzeyde kullanılacağı. Örneğin masa, sehpa gibi yüzeylerde mermerden çok granit ya da kuvars gibi daha sert, kullanımı kolay ve leke tutmayacak doğal taşlar tercih etmeye çalışıyorum. Mermer kullanmamız gerektiğinde ise Antolini A++ lekeye dayanıklı mermerleri yüzey olarak seçiyorum. Bir diğer konu ise güvenlik. Dikey olarak mermer uygulaması yapılacak ise mekanın uygunluğuna ve altyapısının sağlamlığına dikkat ediyor ve ek uygulamalar yaparak önlemler alıyoruz.
Projelerinizde mermerleri hangi alanlarda kullanmayı daha çok seviyorsunuz? Projelerimizde mermer uygulamasını, masadan tv ünitesine, aksesuardan yatak başlığına kadar birçok alanda tercih ediyoruz. Yine de mermerleri doğanın birer sanat eseri olarak gördüğüm için dikey yüzeylerde kullanıp onları birer tabloymuşçasına izlemek beni daha çok mutlu ediyor.
Bir doğal yapı malzemesi olan mermerlerin neredeyse birebir kopyası olan seramik malzemeler de üretiliyor. Bazı projelerde, seramiğin mermere göre daha uygun fiyatlı olduğu ve fiyat avantajından dolayı mermer yerine seramik ürünlerin kullanıldığı duyumlarını alıyoruz. Bir projede fiyat, gerçekten belirleyici bir etken midir?
Maalesef ki projelerimizde bütçe oldukça etkileyici. Müşterilerimiz ikiye ayrılıyor diyebiliriz. Modayı takip ederek sadece mermer görünümlü herhangi uygun fiyatlı malzemenin projede yer almasını isteyenler, doğal taşın asla imite edilemeyecek kadar özel olduğunu düşünenler… Günümüzde moda her alanda olduğu gibi iç mekan tasarımında da etkili. Mermer kullanımı yoğun olduğu dönemlerde müşterilerimizin bahsettiğimiz ilk kısmı sadece o görseli yakalamak istiyor. Böyle durumlarda özellikle iki malzemenin arasındaki büyük farkları kendi gözümüzle müşterilerimize anlatıyoruz. Az da olsa bakış açımızı yakalayan müşterilerimiz olabiliyor. Sonuç olarak biz orada bir dekorasyon öğesi değil, belirli bir geçmişi olan, eşi benzeri olmayan bir parçaya sahip oluyoruz doğal taş satın aldığımızda.
Doğal taş konusunda rezerv ve çeşitlilik bakımından Türkiye güçlü bir konumda da olsa, marka bilinirliği anlamında maalesef istediği yere henüz gelemedi. Bu durum projelerde doğal taş tercihi yapılırken mimarları da etkileyen bir durum mudur? Projelerde Türk mermeri yerine ithal mermer kullanmanın, o projeyi daha prestijli bir hale getirdiğini düşünüyor musunuz?
Projelerimizde ürün seçerken maalesef ki Türkiye’den çıkan mermerleri bulmak, fark etmek adına güçlük çekiyorum. Bunda firmaların da payı olduğunu düşünüyorum. Kimi zaman Türk mermerine ulaşmak,ithal bir mermere ulaşmaktan daha zor oldu. Müşterilerim de ben de bir showrooma girdiğimizde ilk beş sorumuzdan biri mutlaka Türkiye’den çıkan mermerler oluyor. İthal mermerler ile Türk mermerleri tabiki karşılaştırmak doğru olmaz. Ancak biz tasarımcılar her zaman farklı renk ve dokular peşindeyiz. Bu nedenle ithal mermerlere de yöneliyoruz. Bunu projelerde ithal mermer kullandım, projeye prestij kattım gözüyle asla bakmıyoruz. Mermer seçimi bir etkileşim. Zaten sizlerin de sıkça söylediği gibi, taş her zaman sahibini seçer, yanıbaşımızdan çıksa da dünyanın diğer ucundan çıksa da bu etkileşim çok kişisel. Türk mermerlerinin ülkemizde çok ilgi görmemesinin sebebinin tamamiyle pazarlama olduğunu düşünüyorum. İnsanlar bilmedikleri, görmedikleri bir ürünü tercih edemezler ki.
Projelerde mimarlar, malzeme olarak mermeri kullanmazlarsa, mermerin kullanımı neredeyse mümkün olmayabiliyor. Doğal taş kullanımının en belirleyicisi olarak, doğal taş sektörüne tavsiyeleriniz var mı?
Mermer seçiminin belirli bir modaya ait olamayacağını ve her mekanda ya da her yüzeyde kullanılamayacağını düşünüyorum. Kısaca mermerin bir seri tüketim malzemesi olmadığını savunuyorum. Özellikle mobilya sektöründe mermer hiç düşünülmeden kullanılıyor ve çoğu zaman yanlış uygulanıyor. Dolayısı ile kullanıcı kısa sürede pişman olup, diğer alıcıları da etkiliyor. Mermer yapısı gereği çok narin ve özel bir malzeme. Kendi yerini, kullanıcısını bulmalı, en güvenli ve kullanıma uygun şekilde uygulanmalı. Dolayısı ile bir mermer mobilya satan bir mağazadan değil, gerçekten mermeri bilen, bunun ticaretini yapan bir firmadan alınmalı. Bu konuda belirli denetimler olmalı ve kullanıcılar mutlaka bilinçlendirilmeli. Böylece taşlar gerçek sahibini bulur ve kullanıcılar doğru ürünü doğru yerde, doğru şekilde kullanır.