Emek Marble, Türkiye’de eşi benzeri görülmemiş dev plaka galerisini doğal taş sektörünün kalbi Afyonkarahisar’da hayata geçiriyor.
Plaka kapasite 1 milyon metrekareden fazla, içerisinde kafeteryası, restoranı ve toplantı salonları olan Türkiye’de benzeri görülmemiş devasa plaka galerisi…. Şimdiden 30 milyon TL’ye mal olan, Türk doğal taşlarının tamamını aynı çatı altında toplayacak ve ithal taşların da sergileneceği dev yatırımları için “Daha yapılması gereken, atılması gereken çok adım var. Her şeyin bir anda olmasını bekleyecek kadar hayalperest değilim; ancak hayal etmekten de hiçbir zaman vazgeçmedim” diyor Emek Marble Pazarlama Müdürü Ümit Çelebi. “Hayal etmekten hiçbir zaman vazgeçmedim”… İşte bütün macerayı başlatan o sihirli cümle.. Belki de hayal etmeyi unuttuğumuz, hayallerimize sırtımızı döndüğümüz bu dönemlerde Ümit Çelebi’nin bu cümlesi, herkese umut olacak bir ışığı yakıyor adeta.. Çünkü O, önce hayal etti sonra da Türkiye’de benzeri görülmemiş plaka galerisi projesini hayata geçirdi. Çünkü biliyordu ki her şey bir hayalle başlar, sonra gerçeğe döner…
Türkiye’de bir ilk
Yüzyıllardır doğal taş sektörünün kalbi olmuş ve olmaya devam eden İscehisar Organize Sanayi Bölgesi Afyonkarahisar’da yer alan plaka galeri için, “Burayı, Çin’de gördüğümüz devasa alanlardaki plaka marketlerin küçük bir versiyonu olarak düşünün. Orada, bütün dünyadan gelen taşlar yer alıyor. Burada ise yapmaya çalıştığımız öncelikle, Türk doğal taşlarının tamamını aynı çatı altında toplamak” diyen Ümit Çelebi galeri ile ilgili şu bilgileri veriyor:
“Galerimiz toplamda 50 bin metrekare açık alan ve 18 bin metrekare kapalı alan üzerine kurulu. Projeye öncelikle kısmi olarak plaka galeri olarak başladık. 1 milyon metrekareden fazla plakaya ev sahipliği yapabilecek bir kapasiteye sahip. Burayı kurmamızdaki en büyük amaç ise Rosso Levanto’dan, Dolomite Light’e, emperadordan, light veincut’a kadar Türkiye’de bulunan bütün doğal taş çeşitlerini aynı çatı altında toplamak. Bunu sözde değil özde gerçekleştirmek istiyoruz. İlerleyen süreçte ise ithal taşlara da yer vereceğiz. Şu an galerimizde hem yurt içinde farklı şehirlerden hem de farklı ülkelerden gelen İspanyol Emperador’dan Vietnam Beyazı’na, Kemalpaşa Beyazı’ndan farklı renklerdeki onikslere, bejlere, travertenlere..vb bir çok plakaya ev sahipliği yapıyoruz. Tesisimizle ilgili ilerleyen süreçte yeni projelerimiz de olacak. Ve tesis tamamlandığında ülkemizde emsali görülmemiş büyüklükte bir galeri, bizleri karşılıyor olacak.”
İçerisinde yok yok
“Galeriyi sadece plaka depo olarak düşünmeyin. Kesinlikle bu alanın kendisi bizatihi çok büyük bir showroom” diyen Ümit Çelebi, kendi kafeteryası, restoranı, toplantı salonları olan, müşterilerinin saatlerce zaman geçirebilecekleri bir mekan oluşturmaya çalıştıklarını söylüyor.
“Zaman marka değerini öne çıkarma zamanı”
Kendisini yatırım yapmaya yönelten hedefleri ve özellikle işlenmiş ürünlere yönelik bir girişimi tercih etme nedenlerini sorduğumuz Çelebi şu şekilde cevap veriyor:
“Artık hepimizin şunu düşünmesi gerektiğine inanıyorum: Üretimden ziyade, satış pazarlama ağlarımızı nasıl genişletebiliriz? Hepimiz çok iyi biliyoruz ki kalite olarak İtalyan firmalarından hiç bir farkımız kalmadı. Hatta ‘Made in Italy’ tabusunu yıkarak daha kaliteli ürünler üretmeye başladık; ancak en çok eksik kaldığımız nokta satış ve pazarlama ağlarımızı genişletememiş olmamız. Bunun da doğal bir süreç olduğuna inanıyorum; şöyle ki şu an İtalya’da 4. hatta 5. kuşak mermerciler var, ülkemizde ise 3. kuşaklar yeni yeni yönetime gelmeye başladılar. Yıllardır üretim tesislerini iyileştirelim, büyütelim, genişletelim, yeni hammadde kaynakları bulalım, Ar-Ge’ler yapalım diye geçen koşuşturma içerisinde olayın vitrin kısmını yani ‘Marka’ değeri kısmını maalesef pas geçtik. Bugünden itibaren hepimizin yapması gereken marka değerleri üzerinde yoğun mesai harcamak.”
“Doğru yatırım kazandırır”
‘Gidilecek yolumuz çok, zamanımız az” diyen Çelebi, “Rakiplerimizle mücadele edebilmek için sahip olduğumuz bütün enerjiyi çok dikkatli bir şekilde kullanmak zorundayız. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülke olarak bizler de krizlerle yaşamayı öğrenerek büyüyoruz. Ancak her kriz kendi içinde bir çok fırsatı doğurur. Eğer kendi öz sermayeniz var ise ve yatırımlarınızı doğru bir şekilde yaparsanız, geri dönüşü belki biraz daha uzun vadede olabilir; ancak muhakkak kazanırsınız” diyor.
“Sahip olduklarımızı korumalıyız”
Mermercilikte yatırım yapmanın neredeyse sonu olmadığını ifade eden Çelebi sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Firmamızın çok farklı şehirlerde, traverten, mermer, bej ocakları, fabrikaları, yurt içi ve yurt dışında depoları var. 20 yıl öncesinde 2-3 bin metrekare kapalı alanlar devasa görülürken günümüzde 20-30 bin metrekare alanlar artık hepimiz için sıradan hale geldi. En önemlisi ise örnek verecek olursak, mermercilik sektöründe bu ay 100 metrekare üretim yaptığınızda, ocaktan gelen 10 metreküp ham made ile bir sonraki ay 80 metrekare üretim yaparsınız; ama 15 metreküp ham made girmiş olur. Bir çok sektörde ne kadar yün girdi ise kaç tane havlu çıkacağı bellidir. Mermer sektöründe bu böyle değil ne yazık ki. Kontrol mekanizmanız ister istemez kırılıyor. Büyüdükçe takip etmek, analiz etmek, geleceğe yönelik tedbirler, önlemler almak her şubeniz için artık problem haline geliyor. Mesafeler uzadıkça problemler de artıyor. Gidemediğiniz yer sizin olmaktan çıkıyor. Daha fazla yatırım yapmaktan ziyade sahip olduklarımızı korumak, şu an için hepimizin ilk görevi haline gelmiş durumda. Bu nedenle üzerine defalarca vurgulamak istediğim nokta ; üretim, ham made, makine ekipman yatırımları yerine marka değerine, kurumsallık yatırımlarına önem vermeliyiz. Bugün Apple dünyanın en büyük firmalarından bir tanesi. Siz olayın teknolojik kısmını yani A takımızı iyi kurduğunuzda, son nihai tüketici Apple ürünlerinin ‘Made in China Assembled in California’ olmasını hiç dikkate almıyor. Önemli olan o teknolojinin nerede yapıldığı değil, hayatlarını ne kadar kolaylaştırdığı. Artık 20 yıl öncesindeki gibi sadece 10 fabrikada değil onlarca tesiste mermer üretimi yapılıyor. Farkınız ne? Neden tercih edilmelisiniz? Bu yüzden pazarlama ve marka değerlerimizi artırmaktan başka çaremiz yok.”