SABRİ BORA
Ege Maden İhracatçıları Birliği URGE Koordinatörü Başkanı, TİM Delegesi
Covid-19 sonrası madencilik!
Korona sonrası yeni dünya düzeni ve doğal taş sektöründeki nihai beklentiler üzerine yakın zaman içinde pek çok makale yazıldı, oturumlar, webinarlar yapıldı. Hemen hepsinde zor günlerin yeni başladığı, kısa ve orta vadede madencilik ve doğal taş sektörünün bu gelişmelerden olumsuz etkilenebileceği konuşuldu. En azından eski güneşli günlerin bir süre beklentiler dışında tutulmasında fayda olduğu hep not düşüldü. Madencilik sektörüne destek olunmaması halinde sektörün dar boğaza gireceği başta Ege Maden İhracatçılar Birliği (EMİB) olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerince, bürokratlara ve politika yapıcılara anlatılmaya gayret edildiği bir dönemi izledik. Bu süreç içinde EMİB Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, diğer tüm sektörel örgütlerin başkanları ve teşkilatları; devlet hakkı ve ruhsat bedellerinin ödeme süresinin 28 Aralık 2020 kadar, inceleme raporu, arama projesi, faaliyet raporu ve işletme projesi..vb beyanların 30 eylül 2020 tarihine ertelenmesi gibi önemli konularda mesafe katetti.
Doğal taşın az ve kıymetli ‘’imajı zedenlenmişti
Maden platformunun 15 STK olarak 14 maddelik talepleri, TÜMMER ve diğer tüm destekleyen örgütler tarafından, Mart ayı başında acil eylem planı olarak ilgili bakanlıklara sunulmuş olması bile yaşanan sürecin ve beklentilerin seyri hakkında hepimize bir fikir verebilir elbette. Global yapı endüstrisi içinde 2015’ten beri zorlanan doğal taş özelinde, alternatif ürünlerin çeşitlenmesi, üretim–taşıma ve döşeme avantajlarının gelişmesi, print-taklit yüzey görüntülerinde önemli mesafe katedilmesi, iç mekan üstünlüğünden sonra dış mekan üstünlüğünde yapay malzemelere doğru tercihlerin gelişimi, büyük ölçüde-plaka dahi üretimlerin yaygınlaştığı kaplama/döşeme malzemeleri alternatifleri, sektörü zorlamaya başlamış, tüketimin üstünde üretim ile doğal taştaki ‘az ve kıymetli’ imajı da zedelenmişti. Üstelik 2019 yılı ticaret savaşları ve küresel petrol mücadeleleriyle daralan Dünya ticareti, Aralık 2019’dan beri de pandemi etkisiyle inanılmaz yavaşlamıştı. Bunda da doğal taş sektörünü en çok, en önemli iki Pazarı Çin ve ABD ihracatında yaşanan daralma etkilemişti. Gelişmiş 8 ülkenin 2020-2021-2022 büyüme oranlarının %3’lerin altında tanımlandığı şu günlerde, gelişmekte olan ve az gelişmiş ekonomilerde 2020 yılında, çok cüzi büyümeler ya da daralmalar mümkün. Malum durum madencilik sektörünü hali hazırda yakından etkilemiş gibi durmakta. Ülkelerin milli gelir payındaki olumlu gelişme inşaat sektörüne olumlu yansıdığı gibi, düşüşün de inşaat sektöründe ve dolayısı ile doğal taş sektöründe daralma yarattığını defalarca deneyimlemiştik. Tıpkı daha önceki Mortgage krizlerinde olduğu gibi.
Maden satış birim fiyatı geriledi
Covid-19 sürecinde, Türkiye geneli 1 Ocak- 30 Nisan döneminde Fransa’ya yapılan maden ihracatı kg bazında %45, toplam döviz bakımından ise %23 azaldı. Birleşik Devletlerde bu durum kendini döviz bakımından %6 daralma ve tonaj bakımından %24 azalma ile tarif etti. Her şeye rağmen dünya genelinde metalik minareciler-endüstriyel minareciler ve diğer madenciler grubu tonajda %2, dövizde ise %9’luk daralmayı göğüslemek zorunda kaldı. Üstelik daha kritik olan, ülkemizin ortalama maden satış birim fiyatının 163 Dolar’dan 152 Dolara gerilemiş olduğunu değerlendirmek zorundayız. 2019 yılının ilk dört ayında Belçika için 123 bin ton maden ihracatımız 73 milyon Amerikan Doları iken bu yıl tonaj iki katına çıktığı halde döviz olarak ihracatımızın, 64 milyon Amerikan Dolarında kalmış olması önemli bir örnek olarak ele alınmalıdır.
Madende hal böyle iken doğal taşta durum değerlenilmesini birlikte kısaca bir göz atmak isterim.
Ülkemiz için çok zor bir Nisan ayı dersek yanılmayız, özellikle doğal taş ve en çok da blok ihracatında..Nisan ayında her üç satıcımızdan birinin Çin pazarını kaybettiğini söylemeliyim. Birleşik Devletlerde hem sevk edilen tonaj hem de döviz karşılığı %44 daraldı. Nisan ayında önceki yıllara göre ABD pazarında yarı yarıya yavaşlamış durumdayız. İşlenmiş ürün pazarlarında döviz bazında bir kaç istatistiği de EMİB bazında paylaşmak istersek; İsrail pazarında yaklaşık %25, Almanya pazarında %26, Kanada pazarında ise %73 bir duraklamadan bahsetmek mümkündür.
Hindistan artık hedef pazar olarak durmuyor
Türkiye genelinde kayda alınan ihracatlardan daha net bir sonuca varmak istersek; Hindistan artık hedef pazar gibi durmamaktadır. İlk dört ay içinde daralma %50’lere yakın. Her iki ihracatçıdan biri Hindistan pazarını kaybetmiş durumda. Aynı şekilde Irak pazarında dramatik bir düşme var. Ve herkesin merak ettiği Çin. Çin’de geçen yılın ilk dört ayı içerisinde neredeyse 1 milyon blok ihracatı söz konusu iken bu yıl 1 Ocak -30 Nisan arası 650 bin ton blok ihracatı gerçekleştirildi. Yaşanan daralma ise %27. İyi haber yok mu diye soranlar da olabilir. Katar! Evet bu dönemde Katar’da neredeyse %30 büyüdük. Fas’ta görülen büyüme ise %10. Bu zor zamanlarda Türkmenistan ve Kazakistan ihracatından da iyi haberler geldi.
Rasyonel planlamalar yapılmalı
Türkiye geneli doğal taş ihracatının %10 negatif gelişme gösterdiği bu süreçte madencilerin daha sıkı ekonomik tedbirler geliştirerek finans değerlerini güçlendirme ve krizi en az kayıpla kapama stratejisini önceleyeceği bir döneme girdik. Bu dönem avantajlar ve dezavantajlar dönemi olarak algılanmalı, rasyonel planlamalar yapılmalı. Yatırımın muhtemelen yavaşlayacağı bu dönemde, daha rekabetçi ve daha az karlı bilançolardan bahsetmek de yanlış olmaz. Her krizin kaybedenleri ve kazananları olacağı kuramından hareketle, hangi tarafta olacağımıza ortak akıl ve güç birliğiyle erişeceğimizden şüphem yok. Bertell Ollman’ın dediği gibi, “Kriz anlarında insanın içindeki canlılık iki katına çıkar. Ya da kısaca: insanlar köşeye kıstırılmadıkça tam olarak yaşamaya başlamazlar.”
Kriz, bir dönüş noktası olarak düşünülebilir
Kriz sektörümüz için şu anda yüzde yüz kötü ve olumsuz bir durum içermemekte. Bu durumu Çince kriz anlamına gelen ‘wei-ji’ kelimesi, çok güzel tasvir etmekte. Nitekim Çince’de kriz anlamına gelen wei-ji kelimesi tehlike ve fırsat kelimelerinin bileşiminden oluşmakta. Gerçekte kriz, bir dönüş noktası olarak düşünülebilir. Kriz istikrarsızlık döneminde veya yakın zamanda kesin bir değişime yol açan faaliyetler dizisi olarak tanımlandığına göre madenciler durum üzerinde daha fazla akıl yürüterek daha karlı sonuçlar alabilirler. Madencilikte değişime yol açan bu durumun; arzu edilen veya arzu edilmeyen bir durum ile sonuçlanması, işbirliği ve dayanışma ihtimalini arttırmaktadır. Tercih ellerimizin arasındadır.
Bu süreçten daha güçlü çıkabiliriz
Sektörümüzün krizin farkındalığına vardığını biliyor, hazırlık ve ön önlemeler yapmaya gayret ettiklerini izliyoruz ; ancak zararı kontrol altına alma ve iyileştirme süreçlerinde elbirliğiyle hazır olmalıyız. Elbet de bu süreçlerden öğrenme periyodu ile daha güçlü çıkabiliriz. Maden STK’ları için önerilerim nedir diye soruyorsanız; stratejik tahminler oluşturmak ve yaymak, olasılıkların hızlıca planlanması, sorunlarımızın analizlerinin yapılması, yeni senaryoyu daha net ve anlaşılır olarak paydaşların katılımına sunmak, kriz yönetim takımları kurmak, yaygınlaştırmak ve etkinleştirmek olmalıdır derim.
Bundan sonra her şey çok farklı olacak
Covid-19 sonrası ekonomik düzende; pazarlama araçları, satış teknikleri gibi pek çok argümanın tekrar sorgulanacağı, yeni bir ticari algoritmadan ve yepyeni bir ekonomik düzenden bahsedeceğimiz bir döneme girdik. Bundan sonraki madencilik dünyasında her şeyin eskisinden farklı olacağını hatırlatarak, güzel günler, sağlıklı günler, başarılı günler dilerim.