Vilya… Bu isim hepinize farklı çağrışımlar yapabilir. Kimine göre bir kadın ismi, kimine göre bir yemek ya da tatlı ismi, kimine göre ise tanıdık bir kokuyu anımsatabilir. Ancak bunlardan hiçbiri değil Vilya. Alimoğlu Mermer Granit A.Ş İzmir’in stok alanında 30-35 yıldır duran, Antalya bölgesinden çıkarılmış bir kireç taşının adı. Yaklaşık 35 yıldır kimsenin varlığını fark etmediği taşa, hak ettiği değeri verip onu sanat eserine dönüştürerek Vilya ismini veren ise, Olcayto İbili. Kendisi Alimoğlu Mermer Granit A.Ş İzmir’de 3D Dijital Tasarım ile ilgileniyor. Küçük yaşlardan itibaren sürdürdüğü, çizime olan bu ilgisini taş yüzeylerde de değerlendirmek isteyen Olcayto’ya en büyük destek de Alimoğlu Mermer Granit A.Ş İzmir CEO’su Burak Alimoğlu’ndan geliyor.
“Kimsenin dönüp bakmadığı bir taştı”
Yıllardır sessiz bir şekilde duran bu taşa sahip olduğu kimliği tekrar kazandıran Olcayto, taş ile buluşma ve çizim hikayesini şöyle anlatıyor: “Çizim yapacağım taşı ararken, taşların arasında duran narin ve kırılgan olan bu taş ilgimi çekti. Kimsenin dönüp bakmadığı bir taştı ve yıllardır sessizce orada duruyordu. Çok temiz, “kitap” gibi taşlar da vardı ancak ben bunu tercih etmek istedim. Çünkü en doğal olan, yaşanmışlık hissini bana en çok yaşatan bu taş oldu. Taşın sahip olduğu değerin üstüne değer katıp tekrar dönülüp bakılmasını sağlayabilir miyim diye düşündüm ve bu amaçla taş üzerinde çizim yapmaya başladım. Taşın formunu, yaşanmışlığını bozacak hiçbir işlem yapmadan doğal formunu korumaya çalıştım.”
“Vilya, herkesin ilgisini çeken bir taş haline geldi”
Taşı incelediğinizde üzerinde birbirinden farklı ifadeleri olan sembolik desenler, farklı kültürlere ait harfler, geometrik şekiller görüyorsunuz. Çizim yaparken özel boyalar kullanmadığını söylüyor Olcayto. Ona çizimi sırasında eşlik edenler bir kalem ve de yaşanmışlıkları. “Taşın üzerindeki çizimler, bu zamana kadar araştırdıklarımın, okuduklarımın ve de yapmış olduğum çizimlerin, açıkçası tüm değerlerin bir bütünü. Tüm bunları taşa yansıttım” diyen Olcayto, “Bazen günde 3 saat, bazen 10 dakika, bazen de günümün tamamını ayırarak taş üzerinde çizim yapıyorum. Buna yakın gerçekleştirdiğim projeleri hep bir isimle adlandırırım. Bu taşın da adı Vilya. Bir isimle çağrışım yakalamanın tek nedeni; bana, ruhuma ait bir parçanın o eserle birlikte var olduğunu hissetmek. Şuna inanıyorum ki, buradaki taşların her biri yüzbinlerce, milyonlarca yıl boyunca oluşturdukları formlar itibariyle dahi hepsi birbirinden değerli. Var oldukları halleri ile sergilense dahi bütün gün karşısına geçip izleyeceğimiz harika mermerler ve doğal taş yüzeyleri var. Hepsi çok eski ve bence dünyaya bizden daha çok bağlılar. Sahip oldukları bu değeri gün yüzüne çıkartmayı düşünerek yapmış olduğum bu proje konusunda Burak Bey’in bana gerekli özgürlüğü tanıması ile yolculuğum da başlamış oldu. Ve şu an Vilya, henüz çizimleri tamamen bitmemesine rağmen herkesin ilgisini çeken bir taş haline geldi” diyor.