Haber/News: Şehriban ÇİMEN
Hierapolis… Adını, MÖ 2. yüzyıl başlarında kurulduğu ve Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un eşi Amazonlar kraliçesi Hiera’dan aldığı tahmin edilen Antik Kent. Her kentin saklı bir hazinesi vardır. Kutsal kent Hierapolis’in o gizli hazinesi de Hierapolis Oniks, Antik adıyla Alabastro di Palombara .. Antik şehrin gizemle koruduğu, damarlarında Tanrı’ya değer eşsiz dokunuşların bulunduğu Hierapolis Oniksi yüzyıllar sonra sanatla buluşturan isim ise Türkiye’nin en önemli oniks üreticilerinden, İvme Marble.
Gölemezli’den Roma’ya
“Hiera”, Helen dilinde ‘kutsal’ anlamına gelmektedir. Tıpkı toprak gibi, doğa gibi… Doğanın ve zamanın gücü ile milyarlarca yılda oluşan muhteşem güzellik Hierapolis Oniks, Orta Çağ dönemindeki birçok heykel ve sütun yapımında da karşımıza çıkıyor. Bunu, Romalı Avukat Avvocato Faustino Corsi (1771-1846) tarafından hazırlanan ve Orta Çağlardan kalma binlerce dekoratif taşın bulunduğu koleksiyonda görebiliyoruz. İlk zamanlarda bu taşın, İtalya’nın Toskana bölgesindeki kaplıca yataklarından olduğu düşünülüyordu. Ancak, 2000 yılında Türkiye’de Pamukkale (Denizli) yakınlarında yapılan keşif ile Alabastro di Palombara olduğu anlaşılan parçalar bulundu. Bu parçalar, Denizli’nin Gölemezli bölgesindeki o muhteşem büyüleyici güzellikteki Hierapolis’ti.
Stronsiyum karbonat, yüksek basınç dayanımı
Hierapolis’in üretildiği Gölemezli bölgesindeki Pamukkale Oniks ocağı bugün, İvme Marble tarafından işletiyor. Ocaktan Hierapolis, Laodikeia ve Tripolis olmak üzere üç ana seleksiyon çıkıyor. İvme Marble Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Pervanlar ürünlerin özelikle cross cut ve vein cut olarak blokta İtalya, Çin ve Endonezya; plakada ise Amerika, İngiltere, Rusya ve Ukrayna pazarı tarafından büyük talep gördüğünü söylüyor ve şunları ekliyor: “Onikslerde oluşumundan kaynaklı kalsiyum karbonat vardır. Pamukkale ocağımızdaki onikslerde ise stronsiyum karbonat bulunuyor. Stronsiyum karbonat, radyasyon önleyici bir madde. Belirli bir frekansta yayılan X-ışınları için stronsiyumun koruyucu olduğu düşünülüyor. 1960’ların sonunda artış gösteren renkli TV yapımının neden olduğu yüksek seviyedeki X- ışını yayılımını nötralize etmek için ürünlerde, stronsiyum kullanılmış. Taşın da içerisinde bulunan bu madde, taşın sadece görsel etki için değil, radyasyon önleyici özelliği ile de banyo, mutfak gibi iç mekan tasarımlarında tercih edilmesini sağlamıştır. Ayrıca gözenek ve boşluk yapısı çok küçük olduğu için soğuğa karşı dayanıklı. Bu özelliği ile de taş, Antik Kentlerin dış kaplamalarında, yürüyüş yollarında ve mezarlarında kullanılmıştır.”
“Doğanın sunduğu mucizenin bilincinde bir firmayız”
Doğanın bu narin güzelliklerine firma olarak her zaman sanat olarak baktıklarını söyleyen Pervanlar, “Bu yüzden ocaktan taşı alırken bile sürekli hayal gücümüzü çalıştırıyor, onu en değerli projelerde yer bulabilecek şekilde üretiyoruz. Yapılan araştırmalara göre Roma’da 1656 yılında inşa edilen San Girolamo della Carità Kilisesinin Cappella Şapelindeki melek tasvirli heykellerin yapımında, Hierapolis taşının kullanıldığı düşünülüyor. Dünyanın en büyük sanat müzesi Fransa’daki Louvre Müzesindeki bazı eserlerde ve Hierapolis Antik Kentindeki birçok sütununda da Hierapolis’i görmek mümkün. Yüzyıllar önce bile renk ve desenlerinin yarattığı ahenk ile görenleri büyüleyen bir taştan bahsediyoruz. Biz bu değerin, doğanın bize sunduğu mucizenin bilincinde olan bir firmayız. Bu bilinç ile de üretimimizi miktar odaklı değil, her zaman olduğu gibi kalite odaklı sürdüreceğiz” diye konuşuyor.
Dünyanın en güzel tınısı
Yüzyıllar önce de özellikle dekoratif amaçla kullanılan Hierapolis için sadece güzel ya da muhteşem demek, kelime olarak yetersiz kalıyor. Milyarlarca yıl süren yolculuğu sonrası tüm yaşanmışlıklarıyla insanlıkla buluşan bu taşın desenlerini gördüğünüzde, doğaya bir daha hayran kalıyorsunuz. Hipnotize edici bir güzelliği olan doğanın bu esrarengiz tablosuna baktıkça, sanki dünyanın en güzel melodisini duymaya başlıyorsunuz. Sanatın en temel esin kaynaklarından birinin doğa olduğu söylenir. Hierapolis’e bakınca, bunun nedenini bir kez daha anlıyorsunuz.